Sabih Kanadoğlu
Türk Hukuk Kurumu Başkanı
Bir devletin Anayasal düzeni, insan temel hak ve özgürlüklerini evrensel ölçüde
sağlayan, devlet organlarının kuruluşunu, çalışmasını, erkler ayrılığına dayalı
işbölümünü belirleyen, yurttaşlara mutluluk, huzur ve güvenlik veren Anayasa ile
kurulur. Bu nedenle anlaşma, uzlaşma ve hoşgörü ile toplumsal sözleşme niteliğini
kazanır. Anayasalar, devlet yaşamında uzun süre yer almasını, ihtiyaçları karşılamakta
gösterdiği başarı ile elde ederler. Amerikan Anayasasının 225 yıllık tarihinde sadece 7
değişiklik görmesi bunun sonucudur. 1982 Anayasası %92 ye yakın bir oyla kabul
edilmesine rağmen 30 yıl içinde 17 değişiklik görmüş ve 116 maddesi yinelenerek
düzeltilmiştir. Bu itibarla başlangıç bölümündeki ilkeler ve ilk 3 madde hariç,
Anayasanın kalan bölümlerinde değişiklik yapılması zorunluluğunda herhangi bir itiraz
ve uzlaşmazlık yoktur.
Ancak, A dan Z ye yeni bir Anayasa yapma arzu ve isteğinin, gerçek nedenleri ısrarla
açıklanmamakta, saklanmakta ve Anayasa “darbe Anayasası” olarak tanımlanma ile
yetinilerek gizli amaca ulaşılmak istenmektedir. Öncelikle A dan Z ye yeni Anayasa
yapılabilirmi, yapılabilirse nasıl yapılmalı sorusunun açıklıkla tartışılması, irdelenmesi
ve değerlendirilerek sonuca bağlanması gerekmektedir. Anayasa uzmanı sıfatını
taşıyan ve kendisine, bilime saygı duyan bilim adamlarına ilk düşen görev budur.
Kurucu asli iktidar, Anayasa’yı düzenleyen, yaşam ve halk oylamasında çoğunluğu
sağlayarak, yürürlüğe sokan iktidardır. Bu iktidarlar dahi, Devletin kurucu babalarının
kuruluş felsefesine ve ilkelerine sadık kalmak zorundadır. Kurucu asli iktidar, bu
anayasanın ikincil (tali) iktidar tarafından yeniden bütünüyle değiştirilmesine olanak
sağlamışsa sorun yoktur. İsviçre Anayasasının 193, Bulgar Anayasasının 153, Alman
Anayasasının 146, İspanya Anayasasının 168 ve Finlandiya Anayasasının 95 nci
maddeleri bu olanağı tanımaktadır. Finlandiya 2000 yılında bu yolla yeni Anayasasının
yürürlüğünü sağlamıştır. Anayasa uzmanlarımız bu hal dışında, öğreti kitaplarında yeni
Anayasa yapma koşulunu, darbe, ekonomik, siyasi kriz ve kaosa, yeni bir devletin
kuruluşuna bağlamışlardır. Birkaç istisnası dışında, bugün yeni Anayasa yapılması
konusunda hakkında söyleyip yazdıkları ile ulaştıkları konum bilim adına hazindir.
Mevcut Anayasal düzenimiz, Anayasa’yı kendi olanakları ile koruma altına almıştır.
Anayasa’nın 81. maddesine göre göreve başlarken, Milletvekilleri Anayasaya
sadakatten ayrılmayacağına, Cumhurbaşkanı 103 ncü maddesine göre Anayasaya
bağlı kalacağına, Anayasa Mahkemesi üyeleri kanunları uyarınca Anayasayı
koruyacaklarına namus ve şerefleri üzerine andiçerler. Anayasanın 6 ncı maddesi
uyarınca “hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi
kullanamaz” ve 11 nci madde uyarınca “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk
kurallarıdır.” Temel hukuk kurallarının ve Anayasanın tümünün yok sayılarak yeni
Anayasa yapma isteğinin ve sonuca ulaştırılmasının 12 Eylül darbesinin oluşturduğu
1982 Anayasa’sının yapılması sürecinden farkı nereden doğmaktadır.
Kuşkusuz, Anayasalar dogma, değişmez metinler değildir. Ancak, evrensel hukuka
uygun biçimde yenilenmeleri, mutlaka gereklidir. Evrensel hukuk normlarının
araştırılması, saptanması ve uygulamaya gidilmesi yeterlidir. Güney Amerika’da esen
demokratik Anayasa ihtiyaç rüzgarı, Kolombiya, Venezuella, Bolivya ve Ekvator’da
halk girişimi (isteği) ile “kurucu meclis” kurularak yeni Anayasa yapılması yolundadır.
Ülkemizde, Genel Milletvekili seçimleri 4 yılda bir iktidarı belirlemek için
yapılmaktadır. İktidar, bu süre için mevcut Anayasa sınırları içinde kalmak koşulu ile
ülkeyi yönetmek üzere seçilmektedir. Halktan alınan yetkinin kapsamı ve içeriğinin
anlamı bundan ibarettir. Çağdaş ve demokratik hiçbir ülkede genel seçimleri kazanan
bir siyasi partinin, halk bana yeni Anayasa yapmak üzere yetki verdi diyerek
uygulamaya giriştiğinin örneği yoktur. Yeni bir Anayasa yapma yetkisini
taşımamaktadır. Aksine kabul, Anayasanın ömrünü, gününün siyasi iktidarının
ömrüyle eş anlamlı hale getirmek demektir.
O halde, yapılacak ilk iş Anayasanın 175 nci maddesinde değişiklik yapmak ve halk
oylamasına gidebilme sınırını genişletmektir. Halk’a, nitelikli çoğunluk arayarak yeni
Anayasa yapılmasını isteyip istemediği sorulmalıdır. Olumlu sonuç alındığında değişik
düşüncelerin temsil edilebileceği, barajı olmayan bir seçimle “Kurucu Meclis”
oluşturulmalıdır. Kurucu Meclis’in hazırlayacağı yeni Anayasa halk oylamasına
sunulmalıdır. Nitelikli çoğunluk aranacak halk oylamasında kabul edilen Anayasa bu
şekilde yeni Anayasa tanımlamasına hak kazanır. Önerilen yol, uzun ve zahmetli bir
yol olacaktır. Çağdaş, demokratik, üniter bütünlüğü, devlet organlarının uyumlu
çalışmasını, kuvvetler ayrılığını sağlayan, temel hak ve özgürlüklere dayalı yeni bir
Anayasa yapabilmenin başka bir yolu yoktur.
Gündemde yer alan çalışmalarla Anayasa hukukunda, öğretiye yararlı birçok yeni fikir
üretilebilir ama çağdaş ve demokratik yeni bir Anayasa yapılamaz.