09 07 2020 Yekta Güngör Özden
Türkiye Baroları Başkanlarının hazırladığı (1964-65) Avukatlık Kanunu
Tasarısı’nın son düzenlemesini yaparak TBMM’ne sunulmak üzere Adalet
Bakanlığı’na veren Ankara Barosu’nun Genel Sekreteri olarak 1136 no.lu
yasada emeği geçen bir hukukçuyum. Avukatlığın kamu hizmeti, bağımsız ve
serbest bir meslek olduğunu öne alarak düzenlenen yasanın 2. maddesinde
avukatlığın amacı açıklanmış, 34. maddesinde avukatların hak ve ödevleri, 35.
maddesinde de yalnız avukatların yapabileceği işler belirtilmiştir. Değişiklik
gören bu maddenin ilk biçimi daha doyurucu ve ilerici idi. Yasa’nın 76.
maddesinde baroların kuruluşları, görevleri özetle öngörülmüştür.
Sav, savunma, karar üçlüsünden oluşan yargının en bağımsız ve öz gür öğesi
olan avukatlık mesleğinin örgütü barolar insanlığın, hukukun, adaletin,
özgürlüğün, bağımsızlığın en etkin, en güçlü ve en yansız kaynak ve
dayanaklarından biridir. Ulusun yargı bağımsızlığının güvencesidir. Baroların
üstü yoktur. Barolar Birliği, kimi görevleri yerine getirmek üzere oluşturulan
düzen ve dayanışma organıdır (Av. Yasası mad. 117 ve 121). Avukatlık kendi
kendini denetleyen, bağımsız mesleklerden hukuk ve yargı alanında halkın
temsilcisi ve sesi olan biridir.
Günümüz tek adam iktidarı kendisiyle birlikte olmayan, kendilerine karşı
oldukları kanısında buldukları kuruluşları yıpratıp yıkmak için bölme parçalama-etkisizleştirme çabalarına girişmiştir. TBMM’ne sunmaya karar
verdikleri değişiklik tasarısını bu nedenle hazırladıkları anlaşılmaktadır.
Avukatlık mesleğinin saygınlığı, yansızlığı ve gücü olumsuz etkilenecek,
parçalanarak yapısı ve gücü bozulacak, partizanlık hastalığı yaşanacak,
bölünerek meslek yara alacaktır. Avukatlık Yasası’ndaki değişikliklere karşı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata
uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar
için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Anayasa Mahke mesi’nde açılan dâvalarda kullandı ğım ek gerekçelerle karşı
oylarımda gereken yönlere değinmiştim. Şimdi tümüyle siyasal nedenli
girişilen değişiklik adalete saygıyla asla bağdaşmaz. Savunmasız adalet,
adalet değildir. İktidarın uydu ve uyuşuk baro tutkusu, ilerde kendilerinin de
çok pişmanlık duyacağı bir yanlışlığın ötesinde, bir yıkım kalkışmasıdır.
Siyasal, özellikle partizan amaçlarla kurallarla uğraşmak, kendilerine
katılmayanları karşıya almak ve dışlamak ilkelliktir.
Barolar, yargı kuruluşlarının sözcüsü ve sesidir. Hukuksal güvencenin
bağımsız organıdır. İstanbul, Ankara, İzmir Baroları başta olmak üzere 77
Türkiye Barosu’nun ilerici ve Atatürkçü gazetelerde 29.6.2020 günü çıkan
duyuruları, günümüzdeki duru mu ortaya koyarak, yararlı uyarıları
içermektedir. İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet DURAKOĞLU ‘nun 30
Haziran toplantısındaki konuşması ile Aydın Barosu avukatların dan Erol
Ertuğrul’un Cumhuriyet gazetesindeki yazıları, hukukçu bilim adamlarımızın
eleştiri ve önerileri, devletimizin hukuk çakısındaki olumsuzluklara karşı
önemli katkılardır.
Baroların bağımsızlığı mesleğin saygınlığı, avukatlığın güvenirliği ve hukukun
onurudur. Asla ödün verilemez ve hiç bir güce ve etkiye kıydırılamaz.
Özellikle ve önemle belirtelim ki diploma hukukçu olmaya yeterli değildir.
Düşünceleri, görüşleri çalışmaları ve ürünleriyle hukuk uğraşlarında yer almak
gerekir.
İktidar partisi AKP’nin lideri Bay RTE’ın 29 Haziran günü söylediği “Yarın
tasarıyı Meclis’e veriyoruz” açıklaması hukuksuzluğun, partizan lığın, görevi iyi
kullanmamanın, yetkiyi kötüye kullanmanın ve sakıncalı yürüyüşün yeni
örneğidir. Tasarı, ele geçiremedikleri baroları bölme ve etkisizleştirme
kalkışmasıdır. Ne yaparlarsa yapsınlar er-geç hukuka boyun eğeceklerdir.
İktidar Türkiye’mizin her şeyiyle oynuyor.