Avukat Hilmi Haluk Ünsal’ın ardından,
Yanılmıyorsam bundan otuz yıl kadar önceydi. Ankara Barosu önceki başkanlarından Merhum Avukat Saffet Nezihi Bölükbaşı’nın cenaze töreni sonrasında çok duygulanmış ve bir veda yazısı yazmıştım. O yazı Baro Dergisinde yayımlanmıştı.
Bugün yine aynı duygularla bir veda yazısı daha yazmak istedim.
Dileğim odur ki başka veda yazısı yazmak ihtiyacı doğmaz.
Haluk, 1960’lı yılların başından itibaren sınıf arkadaşım, 70’li yılların başından itibaren meslektaşımdı.
Kumral benizli, yeşil gözlü, uzun boylu, güzel yüzlü, yakışıklıydı.
Çok duygulu, zeki, şakacı, esprili, hazırcevap, tokgözlüydü.
Dünyaya, Türkiye’ye, avukatlık mesleğine Çağdaş Avukatlar Grubunun bakış açısından bakıyordu.
Avukat Saffet Nezihi Bölükbaşı vefat ettiğinde önce Adliye önünde tören düzenlenmişti, oradan defin için Cebeci Asri Mezarlığına gitmiştik. Mezar başına geldiğimizde naaşı mezara indirmek için merhumun bir erkek yakını aranıyordu. Merhum yalnız yaşadığından bulunamadı. Merhum vefat ettiğinde 80’li yaşlarda biz de 40’lı yaşların sonlarındaydık. Bir de baktım Haluk yanımda;
“Üstat, merhum senin Darülfünundan sınıf arkadaşınmış, cenazeyi mezara koymak sana düşer.” dedi.
Haluk’un babası vefat etmiş, defin işlemi Karşıyaka Mezarlığında yapılacak. Çok sıcak bir yaz günü.
Rahmet olsun Necmi Kuzucu ile Karşıyaka’ya gittik, geç kalmışız, Camiye yetişemedik. Elimizde ada parsel numarası var, mezara ulaştık, perişan bir haldeyiz. Haluk bizden önce gelmiş, kazılmış mezarın başında bekliyor. Beni perişan halde görünce bu halin ne dedi, sıcaktan bunaldım dedim. Bana mezarın gölgede kalmış boşluğunu gösterip:
“Buyurun beyefendi, sizi burada ağırlayalım.” dedi.
Arkadaşlarına, yakınlarına yaptığı şakalar ve espriler unutulmaz.
Avukatların Barolar Birliği ya da Barolar eliyle yaşlı bakımevine kavuşması gerektiğine ilişkin düşünce ve gayretlerime katkıda bulunuyor ve hararetle destek veriyordu.
Atilla Kan ile Hüseyin Ekmekçi’nin uzun süredir devam ettirmekte oldukları haftalık yemekli arkadaş toplantılara son iki senedir Haluk da geliyor, öğlen 12.00’de başlayan yemeklerde söyleşiyor, şakalaşıyor, gülüşüyorduk.
Pandemi sırasında, ara sıra telefonlaşıyor, pandemiden şikayetleniyorduk. Bana çok sıkıldığını söylüyordu.
Yemekli toplantılarda, yaşamaktan hoşlandığını, anlaşma yaptığını ve ölse bile geri döneceğini söylüyordu.
İmkân var mı?
Şair ne demiş?
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden / Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden…
Keşke dönsen Haluk. BEKLERİZ.
Av. Aydın GÜREL