Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
Türk Seçim Sisteminde Barajlar
Ve Değişiklik Önerileri
Yürürlükteki 10.6.1983 tarih ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’na göre,
milletvekili genel seçimlerinde ülke genelinde, ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin
tümünde geçerli oyların % 10’unu geçemeyen siyasî partiler, milletvekili çıkaramazlar (m.33 f.
I). 1961 Anayasası döneminde kabul edilen, 1961’de çevre barajlı, 1965’ten itibaren barajsız
olarak uygulanan nispî temsil sisteminin o dönemde yapılan beş milletvekili genel seçiminin
üçünde bir tek parti iktidarına olanak vermeyen, 12 Eylül 1980 öncesindeki 19 yıl içinde 18
hükümet kurulmasını gerektiren, dolayısıyla istikrarsızlık unsuru ağır basan sonuçlarına bir
tepki olarak kabul edilen % 10 oranında ülke barajı, amacını aşan adaletsiz sonuçlar
vermektedir.
Örneğin 3 Kasım 2002 günü yapılan milletvekili genel seçiminde yalnız % 34,3
oranında oy alan AKP, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 363 sandalye, % 19,7 oranında oy
alan CHP 178 sandalye, % 1 oranında oy alan bağımsızlar 9 sandalye kazanmışlardır.
Meclis’teki temsil oranları, AKP % 66, CHP % 32,4, bağımsızlar % 1,6, oy oranlarının üstündeki
sandalye sayılarıyla aşkın temsil oranları, AKP % 31,7, CHP % 13, bağımsızlar % 0,6’dır. Diğer
partiler parlâmento dışında kalmışlardır.
22 Temmuz 2007 günü yapılan milletvekili genel seçiminde % 46,58 oranında oy
alan AKP, Meclis’te 341 sandalye, % 20.88 oranında oy alan CHP 112 sandalye, % 14.27
oranında oy alan MHP 70 sandalye, % 5.24 oranında oy alan bağımsızlar 26 sandalye
kazanmışlardır. Meclis’teki temsil oranları, AKP % 62.11, CHP % 20.40, MHP % 12.75,
bağımsızlar % 4.74; oy oranının üstündeki sandalye sayısı ile tek aşkın temsil oranı, AKP %
15.53’tür. Diğer partiler, ya eksik temsil oranlarıyla Meclis’te yer almışlar, ya da Meclis
dışında kalmışlardır.
Öte yandan 3 Kasım 2002 milletvekili genel seçiminde seçmen oylarının %
45,3’ü, 22 Temmuz 2007 milletvekili genel seçiminde ise % 13,3’ü Meclis aritmetiğine hiç
yansımamıştır. Bütün bunlar, seçmen iradesini saptıran, dolayısıyla temsili demokrasi İle
bağdaşmayan % 10 ülke barajının olumsuz sonuçlarıdır. Seçim sisteminde bu durumu
düzeltecek değişiklik yapılmazsa, Meclis’in halkın tümünü değişik siyasal tercihleriyle ne
ölçüde temsil ettiği tartışması gündeme gelecektir.
Konunun hukukî yönüne gelince; Anayasa’ya 1995 yılında konan ve seçim
kanunlarının dayanması gereken iki temel ilkeyi belirten bir hükme göre, “Seçim kanunları,
temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir” (m.67 f. VI)
Aradan 15 yıl geçmiş olmasına karşın, “temsilde adalet” yönünden bu hükmün
gereği henüz yerine getirilmemiştir Bu durumda 12 Haziran 2011 günü yapılması düşünülen
milletvekili genel seçiminde de % 10 ülke barajı uygulanacaktır. Oysa bu seçim, yalnız 24.
dönem TBMM üyelerinin seçimi, dolayısıyla önümüzdeki yasama döneminde siyasal iktidarın
belirlenmesi bakımından değil; aynı zamanda Türkiye için yeni bir Anayasa ya da kapsamlı bir
Anayasa değişikliği yapılması bakımından da büyük önem taşımaktadır. Hele başkanlık
sistemi gibi köklü değişikliklerin de gündemde olduğu dikkate alınırsa, konunun önemi daha
__________________________________________________________________________________________
2 / 2
iyi anlaşılır. Bu durumda 12 Haziran 2011 milletvekili genel seçimi ile ortaya çıkacak Meclis,
aynı zamanda bir Kurucu Meclis olacaktır.
Anayasalar, toplumsal sözleşmelerdir. Yapılmaları veya değiştirilmeleri,
olabildiğince geniş bir toplumsal mutabakatla gerçekleştirilmelidir. Böylesine geniş bir
toplumsal mutabakatın seçmen oylarının % 13,3’ünü, hatta % 45,3’ünü Meclis dışında
bırakabilen % 10 ülke barajıyla sağlanması düşünülemez. O nedenle önümüzdeki haftalarda
Meclis’in öncelikle çıkarması gereken yasalardan biri, Milletvekili Seçimi Kanunu’nda
yapılacak bir değişiklikle ülke barajının demokratik ülkelerde örneği bulunan makul bir oran
olarak % 5’e indirilmesini öngören yasa olmalıdır. Bu yönde bir kanun teklifi, DSP Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi ve arkadaşları tarafından TBMM Başkanlığına sunulmuş
bulunmaktadır.
Gerçi Anayasa’mızda seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin “yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde” uygulanmayacağını öngören bir
hüküm de vardır (m.67 f. VTI). Ancak seçim barajının % 5’e çekilmesi konusunda siyasî irade
olursa, ‐22 Temmuz 2007 milletvekili genel seçiminden önce bağımsız adayların birleşik oy
pusulasında yer alması bakımından 10.5.2007 tarih ve 5659 sayılı Kanun’la Anayasa’ya
eklenen geçici 17. madde ile getirilen istisna hükmü gibi‐ Anayasa’ya yeni bir geçici madde
eklemek suretiyle sorun çözülebilir ve ülke barajını % 5’e indirecek yasa değişikliğinin 12
Temmuz 2011 milletvekili genel seçiminden itibaren uygulanması sağlanabilir.
Bu arada Milletvekili Seçimi Kanunu’nda yapılacak değişikliğe paralel olarak,
18.1.1984 tarih ve 2972 sayılı Mahallî İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri
Seçimi Hakkında Kanun’un il genel meclisi ve belediye meclisi üyelikleri seçimlerinde
uygulanan, belediye meclislerinde kontenjan adaylığı ile belirli ölçüde çoğunluk unsuruna da
yer veren, bütün bu özellikleriyle adaletsiz sonuçlar veren yerel yönetimler seçim
sistemindeki onda bir indirimli kesme baraj yönteminin kaldırılması, onun yerine il ve belde
düzeyinde geçerli oyların % 5’i oranında barajla yetinilmesi, yerel yönetimler meclislerinde
farklı siyasal görüşlerin temsiline olanak verilmesi ve temsilde adaletin sağlanması
bakımından uygun olacaktır.