SUÇ VE CEZA

Kurumumuz Üyesi Prof. Dr. Hikmet Sami Türk’ ün  yazılı açıklaması : 

“Ne yazık ki Türkiye, dünyada kadınlara karşı işlenen  cinayetlerde ön sıralarda olan bir ülkedir. Ceza davalarında verilen kararların son inceleme mercii olan Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan böyle bir karar çıkması,  işlenen suçla verilen ceza  arasında Türk Ceza Kanunu ile belirlenen dengenin gözetilmediğini göstermektedir.  Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca ‘Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.’  82. maddeye göre “Kasten öldürme suçunun; a) Tasarlayarak, b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek …İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.’  

Olayda kadın arkadaşıyla son bir görüşme için yanına  19.9 cm’lik bir bıçak  alarak, yani Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesinin (f) fıkrası 3. bendindeki  tanımıyla silâhlı olarak, başka bir deyişle, yapacağı saldırıyı önceden plânlamış olarak  giden bir kişinin bu suçu ‘tasarlayarak’ işlemediği söylenebilir mi? Aynı biçimde evlenme önerisini reddeden kadını 15 kez bıçaklayarak öldüren bir katilin bu suçu  ‘Canavarca hisle veya eziyet çektirerek’ işlemediği iddia edilebilir mi?  Suçun evlenme teklifi kabul edilmediği için ‘duygusal çöküntü ve bir anlık hiddetle’ işlendiği  gerekçesi, bir insanın hayatına mal olan böyle bir cinayet için verilecek cezanın belirlenmesinde 61 ve 62. maddeler uyarınca dikkate alınacak bir indirim nedeni olabilir mi?  İşlenen suç ile verilen indirimli ceza ve gerekçeleri arasında   tutarlı bir bağlantı yoktur.

Ceza davalarında en yüksek inceleme mercii olan Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bu kararı, adaleti gerçekleştirecek olan bağımsız yargıya olan güveni sarsacak niteliktedir. Adaletin Devletin temeli olduğu unutulmamalıdır. Bu temel ne kadar sağlam olursa Devlet de o kadar güçlü olur.”     

(14.3.2022)