Ana SayfaArşivMakalelerSON FAİZ İNDİRİMİ

SON FAİZ İNDİRİMİ

Kurumumuz Üyesi Prof. Dr. Hikmet Sami Türk’ ün  yazılı açıklaması : 

 

“Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 4. maddesinde  Banka’nın temel amacının ‘fiyat istikrarını sağlamak’ olduğu, ‘fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisinin’  belirleyeceği, bu Kanun’la ‘kendisine verilen görev ve yetkileri, kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak’ yerine getireceği ve kullanacağı belirtilmiştir. Sekiz  aylık bir aradan sonra Merkez Bankası’nın politika faizi oranını % 14’ten  13’e indirmesi, Türkiye’de enflasyon oranının % 78.62’ye yükseldiği; çıkardıkları banknotlar uluslararası ödemelerde de kullanılan Amerikan, İngiliz ve Avrupa merkez bankalarının enflasyonu önlemek için faiz oranlarını yükselttikleri bir dönemde verilmiş bir karar olarak yanlıştır.  

  Merkez Bankası’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temelde bilime değil, naslara dayalı  ‘faiz sebep, enflasyon netice’ görüşü karşısında daha fazla direne-mediği, faiz konusundaki kararları Türk Lirasının değerini de dolaylı olarak etkileyen dünyanın önde gelen merkez bankalarının son kararları doğrultusunda hareket etmek, en azından politika faizi oranını % 14’te tutmak olanağı bulamadığı anlaşılıyor.

Bundan önceki faiz indirimlerinde olduğu gibi dünkü faiz indirimine de piyasanın tepkisi gecikmemiştir. Nitekim dün Merkez Bankası kararının açıklanmasın-dan sonra Dolar 18.1050 TL’ye, Euro 18.3150 TL’ye, 24 ayar gram altın 1034.50 TL’ye çıkmıştır.  TL’nin diğer yabancı paralar karşısında değer  kaybı, iç piyasada bütün mal ve hizmetlerin fiyatını artıran, satın alma gücünü azaltan etkisiyle son aylarda zaten çığırından çıkmış olan fiyatlara yeni zamlar olarak yansıyacaktır.  Ellerindeki veya mudilerine düşük faiz ödeyen bankalardaki  paraları pula dönen vatandaşlar, özellikle memur, işçi ve emekli gibi dar veya sabit gelirli insanlar her gün biraz daha yoksullaşmaktadır.       

Siyasî iktidarın artık bir dizi oluşturan bu tür kararlardan imalât kredilerinde faiz oranlarının düşmesi, yabancı alıcılar için Türk mallarının ucuzlaması, böylece  ihracatın artması, yabancı turistlerle  turizmin canlanması gibi birtakım beklentileri  olabilir. Ama bunun karşılığında ithalâtın pahalılaştığı, ithalât-ihracat farkı  olarak dış ticaret açığının arttığı unutulmamalıdır. Ayrıca dış alım yoluyla gelen üretim girdilerinin maliyeti artmakta ve tüketiciler, yeni zamlarla piyasaya çıkarılan malları satın almak, yurt dışına gitmek isteyen insanlar daha yüksek seyahat giderleri ödemek  zorunda kalmaktadır.    

Bu durum, iyiye doğru bir gidiş değildir. Siyasî iktidarın enflasyonla mücadele konusundaki sözleri lâfta kalmaktadır. Bilime değil,  naslara dayalı para ve ekonomi  politikalarıyla enflasyon önlenemez. Ama bu arada ezilenler, özellikle dar veya sabit gelirli yurttaşlar olmak üzere büyük çoğunluğuyla halkımızdır. Bunun hesabını kim verecektir? Bile bile yanlış kararlarda ısrar ederek TL’nin değer kaybından, satın alma gücünün azalmasından, o nedenle TL’den kaçıştan, büyük çoğunluğuyla  yurttaş-larımızın her gün yoksullaşmasından, uğradıkları zararlardan sorumlu olanlar, bir gün bunun hesabını yargı önünde de vermek zorunda kalabilirler.”

(19.8.2022).