Ana SayfaArşivMakalelerSİYASETTE ÇOCUK İSTİSMARI

SİYASETTE ÇOCUK İSTİSMARI

Kurumumuz Üyesi Prof. Dr.Hikmet Sami Türk’ ün  yazılı açıklaması :

 

      “Çocuklar, yarının gençleri, ülkemizin ve  dünyanın geleceğidir. O nedenle çocukların hakları ve korunması ile ilgili olarak Türkiye’nin de kabul ettiği uluslararası sözleşmeler, anayasal ve yasal düzenlemeler yapılmıştır.

     En başta Anayasa’mızın ‘Ailenin korunması ve çocuk hakları’ kenar başlıklı 41. maddesinin  II ve IV. fıkralarında yer alan ‘Devlet, … çocukların korunması  … için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar’; ‘Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu  tedbirleri alır.’ hükümlerini belirtmek gerekir. Bu tedbirler arasında 1989’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile 1996’da Avrupa Konseyi’nce kabul edilen Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin onaylanmasının uygun bulunduğuna ilişkin yasalar ve onaylama işlemleri ile 3.7.2005 tarih ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu da vardır.

      Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin ‘İfade özgürlüğü’ ille ilgili  13. maddesi uyarınca ‘Çocuk, düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahip’ olmakla birlikte; bu hakkın kullanılması, çeşitli nedenler arasında ‘Başkasının haklarına ve itibarına saygı’ için sınırlanabilir. Anayasa’mızın 26. maddesi uyarınca da ‘Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti’,  aynı biçimde  çeşitli nedenler arasında ‘başkalarının şöhret veya haklarının … korunması amaçlarıyla sınırlanabilir.’

      Dolayısıyla bu özgürlükler, hakaret ve sövme özgürlüğünü içermez. Bu düşünce ile Türk Ceza Kanunu’nun ‘Hakaret’ kenar başlıklı 125. maddesinde ‘bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran’ kişinin’ cezalandırılması öngörülmüştür.

      Olayda ise  kendisine peşin ödül verilerek Ana Muhalefet Partisi Lideri hakkında ‘hain’ sözcüğü söylettirilen ve AKP Genel Başkanına önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçiminde oy istettirilen kişi, 9-10 yaşlarında bir çocuktur. Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesinin 1. fıkrasına göre ‘Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış çocukların ceza sorumluluğu yoktur; bu kişiler hakkında ceza kovuşturması yapılamaz; ancak çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.’

      Olayda   Ana Muhalefet Partisi Liderine hakaret ettirmek için ceza sorumluluğu olmayan bir çocuk kullanılmıştır. Bu, Anayasa’nın 41. maddesinin IV. fıkrasında Devlet için bir görev olarak öngörülen çocukları ‘her türlü istismara’ karşı koruma ilkesine aykırıdır. Yaklaşan seçimlerde iktidar partisi Genel Başkanına destek sağlamak için çocuklar dahi kullanılmaya başlanmıştır. Bu siyasî etikle bağdaşmaz.

      Kaldı ki Türk Ceza Kanunu’nun 38. maddesine göre başkasını suç işlemeye ‘azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile’, yani olayda 125. maddede yazılı ceza ile cezalandırılır. Üstelik 38. maddenin 2. fıkrasına göre  ‘Çocukların suça azmettirilmesi hâlinde’ azmettirme cezasının artırılması söz konusudur. Bu durum, ağırlaştırıcı neden sayılmıştır.

       Azmettirme olasılığı bulunanlar hakkında şu anda anayasal engeller nedeniyle ceza kovuşturması yapılamasa bile, olayın üzerine gidilebilir, soruşturma  açılabilir. Bu, tarih önünde bir durumun tespiti ve siyasî mücadelelerde sonuç odaklı her yolu mubah sayan bir anlayışın egemen olmaması bakımından önemlidir. Türk demokrasisinin 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile getirilen alaturka başkanlık sisteminden çıkarak  yeniden parlâmenter sisteme dönüş olanağı sağlayacak bir sonuç için önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı ve 28. dönem milletvekili genel seçimlerine giden yolda kritik bir dönemden geçiyoruz.”  

  (31.1.2022)