Kurumumuz Üyesi Prof. Dr.Hikmet Sami Türk’ ün yazılı açıklaması :
“Katılım bankaları, Bankacılık Kanunu’nun 3. maddesinde “özel cari ve katılma hesapları yoluyla fon toplamak ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluşlar” olarak tanımlanır. Katılım bankaları faizsiz olarak çalışır; daha doğrusu, faiz yerine ‘kâr payı’ öderler. Faizin ‘haram’ olduğuna inanan insanların tasarruflarını değerlendirir; kredi gereksinmelerini karşılarlar. Diğer bankalar gibi katılım bankaları da, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun izniyle kurulurlar; faaliyetleri Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun denetim ve gözetimine tâbidir. Bu bankalar da, Bankacılık Kanunu’nun dinî kurallara dayalı olmayan hükümleri çerçevesinde çalışırlar. O nedenle böyle bir banka için hazırlanan bir belgenin ‘İslâmî Finans İlke ve Esasları’na uygun’ olduğunun belirtilmesi gereksiz; üstelik Türkiye Cumhuriyeti’nin değişmez niteliklerinden lâiklik ilkesine aykırıdır. Lâik Türkiye Cumhuriyeti’nin bankaları, şeriat bankacılığı yapmaz. Kutsal metinler, ticarî bir iş olan banka işlemleri için kullanılamaz.
Konunun yazı devrimi ile ilgili başka bir yönü var: Söz konusu belgede hiç gereği olmadığı hâlde; insanları dinî duygularıyla etkilemek için en başta Arap harfleriyle yazılan besmele ve duaya yer veriliyor. Oysa bu, 1 Teşrinisani [Kasım] 1928 tarih ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun’a aykırıdır. Kanun’un 2. maddesi, –günümüz Türkçesiyle– şöyledir:
‘Bu Kanunun yayımı tarihinden [3 Teşrinisani 1928’den] itibaren Devletin bütün daire ve kurumlarında ve bütün ortaklık, dernek ve özel kurumlarda Türk harfleriyle yazılmış olan yazıların kabulü ve işleme konulması zorunludur.’ Aynı Kanun’un 8. maddesi uyarınca ‘Bütün bankalar, imtiyazlı ortaklıklar ve kurumların bütün Türkçe işlemlerine Türk harflerinin uygulanması 1929 Ocak ayının birinci gününü geçemez.’
92 yıl geriye giderek Türk harfleri yerine yeniden Arap harflerinin kullanılması söz konusu olamaz. Böyle bir geriye dönüş düşünülemez.
İlgili Bankanın yapılan yanlışı düzeltmesi gerekir.”
(31.12.2021)