Sabih Kanadoğlu
Türk Hukuk Kurumu Başkanı
Türkiye, yaşama hakkına, düşünce ve ifade, toplantı ve gösteri yürüyüşü
özgürlüklerine duyarsız ve uyumsuz bir siyasi iktidarın yönetiminde seçim sürecine
girmektedir. Çağdaş demokraside, kefen edebiyatı, dinin, dini duyguların ve
kutsallarının siyasi çıkar için istismarı yapılamaz. Medya özgürdür, yargı bağımsızdır.
Sosyal devlet, oy karşılığında sadakaya dönüştürülmemiştir. Seçim sistemi, adaleti ve
istikrarı sağlayacak biçimde düzenlenmiştir. Demokrasinin ön koşulu olan erkler
ayrılığı, sisteme egemendir ve Cumhurbaşkanı tarafsızdır. Bu nedenlerle siyasi partiler
eşit koşullarda sandığa gitmekte ve yurttaşlar belirli bir süre için ülkeyi yönetecek
siyasi iktidar seçimini yapmaktadır. Ülke halkının, seçim konusunda kaygısı ve kuşkusu
bulunmamaktadır.
Doğrudur, demokrasi sandıktan ibaret değildir. Ancak sandıkta, oy kullanma süresi ile
sınırlı değildir. Sandık güvenliği, oy kullanma öncesi ve sonrası yönünden önem
kazanmaktadır. Ülkemiz, 2014 yılı Mart ve Ağustos sonuna kadar, yerel seçimleri ile
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini gerçekleştirecektir. Milletvekili genel seçiminin öne
alınarak diğer iki seçimden biriyle birleştirilmesi olasılığı da göz ardı edilmezse,
ülkemiz için önümüzdeki yıl seçimler yılı olacaktır.
Gezi Parkı olaylarına ilişkin siyasi iktidarın anlayış ve tutumu devamlı olarak
gözönünde bulundurulmalıdır. Sözlüklerinde uzlaşma, anlaşma, hoşgörü, kurallar,
azınlık hakları, çoğulculuk sözcükleri bulunmayanların ayrıştırıcı, bölücü, kindar ve
sözde dindar söylemlerini sürdürecekleri açıktır. Türk sözcüğünü, Türkiye
Cumhuriyeti’ni, Anayasadan çıkarmak ve üniter yapısını zedelemek ve laiklik ilkesini,
hukuk devletini yozlaştırmak çabaları seçim sürecinde açık veya gizli olarak
sürdürülecektir. O halde, önümüzdeki seçim döneminin ve sonuçlarının, Türkiye
Cumhuriyeti’nin bugünü ile geleceği için taşıdığı önem bir yaşam sorunudur ve
seçimlerde, sandık öncesi ve sonrasının dikkatle izlenmesi gereğinin de nedenidir.
Anayasanın 79. maddesi uyarınca seçimler, yargı organlarının yönetim ve denetimi
altında yapılır. 22.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5749 sayılı yasa ile 298 sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri hakkında yasanın 28, 33, 35 ve 36.
maddelerinde yapılan değişiklikle, seçmen kütüklerinin Yüksek Seçim Kurulu (YSK)
tarafından düzenlenmesi zorunluluğu ortadan kaldırılmış ve seçmen kütüklerinin,
İçişleri Bakanlığı’na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından
hazırlanması sağlanmıştır. YSK’nun görevi sadece ilan ile sınırlandırılmış ve bu
bağlamda YSK’nun görev ve yetkileri yürütme organına devredilmiştir. Gerçekte 298
sayılı yasada yapılan değişiklikler Anayasanın 2, 11, 67 ve 79. maddelerine aykırıdır.
Buna rağmen süre geçirildiğinden Anayasa Mahkemesine iptal davası açılamamış; iki
siyasi partinin YSK ile Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü arasında imzalanan
protokolün iptalinden hareketle Danıştay’da Anayasa Mahkemesi’ne itiraz davası
açılması yolunu arama istemi dört yıldır sonuçlandırılmamıştır.(1) Önümüzdeki seçim
sürecine yine yürütmeye bağlı bir kurumun hazırladığı seçmen kütükleriyle
girilecektir. Seçmen Kütüklerinin ilanından itibaren, bütün siyasi partilerin ve tüm
seçmenlerin kütükleri incelemek, değerlendirmek ve seçim hukukuna göre her türlü
önlemi almak görevi vardır.
Oy kullanma sürecinin tamamlanmasından sonra gelen aşama, oyların sayılmasıdır.
YSK Başkanlığı’nın Bilgisayar Destekli Seçmen Kütüğü (SEÇSİS) projesi, İçişleri
Bakanlığı’na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce yürütülen Merkezi
Nüfus İdare Sistemi (MERNİS) ve Adalet Bakanlığı’na bağlı ulusal yargı ağı projesi
(UYAP) ile birlikte Türkiye’deki seçim sisteminin temelini oluşturmaktadır.
SEÇSİS sistemine, verilerin kolayca değiştirilmesi için dışarıdan müdahalenin olanaklı
olduğu iddiaları ve dayandığı SUN MİCROSYSTEMS’in gerek Amerikada yöneltilen
eleştiriler ve Almanya ile Yunanistan tarafından dışlanması gözetilerek sağlıklı ve
güvenilir hale getirilmesi ayrıca önem kazanmaktadır. Özellikle YSK tarafından
bilgisayar ortamında yapılan sonuç belirleme işlemlerinin hiçbir aşamasında siyasi
parti gözlemcileri bulunmamaktadır. Elektronik ortamda gönderilen sandık ölçekli
sonuçların SEÇSİS’in ana sunucusuna aktarılması sürecinin, siyasi parti gözlemcileri
tarafından izlenmesi sağlanmalıdır. İzmir Milletvekili Erdal Aksünger’in bu konuda
vermiş olduğu 04.06.2013 günlü kanun teklifine tüm siyasi partilerin sahip çıkmaları,
sağlıklı ve güvenli bir seçim isteğinin samimiyet ölçütü olacaktır.(2) Yoksa, yürütmenin
(Adalet ve İçişleri Bakanlığının) egemen olduğu bir seçim sisteminin kuşku ve kaygıları
arttıracağı açıktır. Tek çare, ülkedeki tüm sandıklarda gözlemci bulundurmak,
gözlemcilerle iletişim ağı sağlamak, ilçe ve il’den başlayarak ilan edilen sonuçlarla
karşılaştırmaktır. Seçim hukukunda itiraz ve şikayet sürelerinin zorunlu olarak çok kısa
tutulması karşısında, olası “tam kanunsuzluk” ların saptanmasıdır. Bu nedenlerle
siyasi partilerin ve tüm vatandaşların, seçmen kütüklerinin düzenlenmesi ve ilanı
sırasında, oy kullanma sürecinde ve sayımında sandıklara sahip çıkmaları
vazgeçilemez ve savsaklanamaz bir görevdir.
(1) Bkz. (S.Kanadoğlu Anayasaya aykırılık önlenebilir. 23.12.2008, Cumhuriyet)
(2) Bkz. (http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/milletvekillerimiz_sd.bilgi?p_donem=24&p_sicil=6856)