Kurumumuzun Önceki Başkanlarından
Yekta Güngör ÖZDEN’in sözcü gazetesindeki
17 Aralık 2020 Günlü Yazısı
Ulusal yaşamın, toplumsal dayanışmanın aydınlığının önünde koyu gölgeler var. Anayasal konumunun tarafsızlığıyla asla bağdaşmayan bir parti liderliğiyle frensiz tutum ve davranışlardan çekinmeyen AKP genel başkanı, sert ve çok yanlı konuşmalarıyla, ayrıştırıcı çıkışlarıyla gölgeleri katılaştırıyor. Açıklamalarına inanmak ve güvenmek giderek daha çok güçleşiyor. Ulusal birliğin öneminin bilincinde olarak bölücü, kırıcı, yıkıcı duruma düşmemek için özen göstermek gereken konularda kavgacı kalkışmaları yeğlemek sakıncalara neden olan bir yanılgıdır.
Partizanlık her alanda pupa yelken, almış başını gidiyor. Kadrolaşma, birkaç görevi birden atama, yüksek ücretler, haklı bekleyişler içinde olan memur, işçi ve emeklilere inat biçimde yanlara, yakınlara veriliyor. Tarafsızlık bir yana, koyu partizanlık ilgili ve sorumluların yandaşlıkları üzüntüyle, ibretle izleniyor.
Suskun üniversiteler, bir-iki bilim insanı dışında hiçbir çaba göstermeyen öğretim üyeleri ve yardımcıları, dekanını seçemeyen fakülte, rektörünü seçemeyen üniversite (üstelik imam kökenli bir yetkilinin başka üniversiteden rektör ataması), öğrenci derneklerinin yokluk ve yoksunluğu, TBMM’nin etkinliğinin tek adam düzeni sayılacak bir gidişte giderek azalması, muhalefet partilerinin karşılaştıkları güçlükler, Siyasal Partiler Yasası’nın yenilenme gerekleri, basına iktidar baskısı, daha neler neler sorunlar dizisi olarak varlığını koruyor.
Toplum önderlerinin ışığı görülmüyor. Suskunluk genel sayılacak ölçüde yaygın. İktidarın kendilerinden olmayan belediyelere saldırı niteliğinde eleştirileri yanında açık engellemeleri giderek artan tepkileri yoğunlaştırıyor. Siyasetin bir anlayış, kavrayış, yöntem özelliği ve yönetim becerisi olduğu göz ardı edilip karşıtlık ve yıkma ustalığı olduğu sanılıyor, çabalar bu yönde harcanıyor. Ve çok doğal, olanlar ülkeye, ulusa oluyor. Ne kadar kötü, kimi partililer kendilerinden olmayanlara, yansız olanlara bile, iyi gözle bakmıyor. Uygarlıkla asla bağdaşmayan kabalık, sertlik, dışlama ve düşmanca bakışlar yadırgatan tutumlar çekinilmeden sergileniyor. Kimileri yansızlığı asla kabul etmiyor, kendilerinden değilseniz sizden kötüsü olmadığı görüşündeler. Yaşamın rengi soldu.
Öbür yandan TBMM’nde milletvekilleriyle ilgili yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin fezleke sayısı her gün artıyor. Toplumsal yaşam yönünden örnek olması gerekenlerin kınanacak durumları üzücüdür. Değişik sorunlar içinde yaşamını sürdürmeye çalışan insanların olumsuzluklarla sarsılan duygu ve düşünceleri önemli yitiklerdir. Kimilerinin çekinmeden ve düşünmeden yapıp yineledikleri hatalar toplum vicdanını yaralamakta, sakıncalı söz ve tutumları yaşam sorunlarını artırmaktadır. Şöyle ya da böyle yaraşır olmadık katlarda ve koltuklarda oturanların düşündürücü eylemleri ve sözleri düş kırıklığı ötesi, ağır üzüntü vermektedir. Kimseyi üzmek kimsenin hakkı değildir, tutumuyla yaşamı çekilmez kılmaktan uzak duralım.
Başsağlığı
Ankara Barosu ve Türkiye Barolar Birliği önceki başkanlarından, önceki çalışma bakanlarından Av. Atila SAV’ı dün kalbimize gömdük. Kendisine Tanrı’dan engin rahmet, her yönden örnek kişiliğiyle övgü duyacak Sayın eşiyle, değerli kızına başsağlığı ile sağlıklı uzun ömür dileklerimi sunuyorum.