Ana SayfaArşivMakalelerMERKEZ BANKASI YÖNETİMİNDEKİ YENİ DEĞİŞİKLİKLER

MERKEZ BANKASI YÖNETİMİNDEKİ YENİ DEĞİŞİKLİKLER

Kurumumuz Üyesi Prof Dr. Hikmet Sami Türk’ün yazılı açıklaması :  

 

      “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu Kararının hukukî dayanakları olarak 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun  22/A ve 29., 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname  (KHK)’nin Ek 35., 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2, 3 ve 7. maddeleri gösterilmiştir.

       1211 sayılı Kanun’un 22/A maddesi Para Politikası Kurulu, 29. maddesi Başkan (Guvernör) yardımcılarının nitelik, atanma, görev ve yasakları ile; 10 Temmuz 2018 tarih ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2 ve 3. maddeleri, üst kademe kamu yöneticilerinin atama usulü  ve şartları ile ilgilidir.

      Buna karşılık 375 sayılı KHK’ye 9 Temmuz 2018 tarih ve 30473 3.  Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2/7/2018 tarih ve 703 sayılı KHK’nin 178. maddesi ile eklenen Ek 35. maddesi, üst kademe kamu yöneticilerinin kadro, pozisyon, görevlerine atanma ve görevlerinden alınma usulü ile ilgilidir. Bu maddenin IV. fıkrası şöyledir:

     “Cumhurbaşkanınca süreli atanan üst kademe kamu yöneticileri, ilgili kanunlarda öngörülen görevden alma gerekçeleri yanında kurumsal hedeflere ulaşılamaması  nedeniyle de süreleri tamamlanmadan görevlerinden alınabilirler.’

      Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası’ndaki son görevden alma Kararının birinci hukukî dayanağı, gerekçesini de gösteren  bu fıkradır. Fakat  ikinci hukukî dayanak olarak gösterilen 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 7. maddesinden farklı bir sonuca varılabilir. Bu madde şöyledir:

      ‘4 üncü madde hükümleri bu  Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne ekli (III) sayılı cetvelde yer alanlar hakkında uygulanmaz. Bunların görev süreleri ekli (III) sayılı cetvelde gösterilmiştir.’

      7. maddede yollama yapılan 4. madde, (I) sayılı cetvelde yer alan üst kademe kamu yöneticileri görev süresi ile ilgilidir. Bu maddenin son cümlesi şöyledir: ‘Bunlar, görev süreleri sona ermeden de Cumhurbaşkanınca görevden alınabilir.’  

      İşte bu hüküm,  ‘Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne ekli (III) sayılı cetvelde yer alanlar hakkında uygulanmaz’. Çünkü onların görev süreleri ekli (III) sayılı cetvelde gösterilmiştir.’ (III) sayılı cetvelde yer alan ‘Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı, Başkan Yardımcıları ve Para Politikası üyesi’ için ayrı ayrı gösterilen  görev süresi ‘4 yıl’dır.

      Görev süresi bakımından sonraki yasa hükmü olarak uygulanması gereken hüküm, 703 sayılı KHK’den bir gün sonra 10 Temmuz 2018 tarih ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 7. maddesidir.  

      Daha önce  Başkanın  (Guvernörün) Bakanlar Kurulunca ‘beş yıllık bir dönem için’ atanmasını öngören 1211 sayılı Kanun’un 25. maddenin ‘birinci fıkrası’, 703 sayılı KHK’nin 151. maddesinin (h) bendi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Görev süresi ile ilgili hüküm, 1211 sayılı Kanun uyarınca  temel amacı ‘fiyat istikrarını sağlamak’ olan Merkez Bankası yönetiminde istikrarı sağlamak için konmuştur. 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ‘4 yıl’ olarak belirlenen  bu süre,  bir görev süresi güvencesidir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkan ve Başkan Yardımcılarının görevden alınmaları ile ilgili olarak rutin işlem hâline gelen kararlarında  bu süreler dikkate alınmamaktadır.   

       Anayasa’nın Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini sıralayan 104. maddesinin IX. fıkrasında yer alan ‘Üst kademe yöneticilerini atar, görevlerine son verir …’ hükmü, yönetimde istikrar ilkesi ile bağdaşmayan bir biçimde uygulanmamalıdır. Çünkü bu durum, yurt içinde ve dışında Merkez Bankası’nın  saygınlığına zarar vermekte; çıkardığı banknotların değerinin, –genel bir ifade ile– Türk parası değerinin düşmesine yol açmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  bu tür her kararından ya da Merkez Bankası’nın  görev ve yetkilerine müdahale edecek şekilde faiz oranlarının düşürülmesi hakkında görüş açıklamasından sonra, Dolar ve Avro gibi döviz kurları fırlamakta; vatandaşların elinde değer kaybına uğrayan Türk Lirası kalmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu durumu göz önünde tutmasında yarar vardır.”  

(16.10.2021)