Kurumumuz Üyesi Prof Dr. Hikmet Sami Türk’ün yazılı açıklaması :
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs sorununun çözümü için Ada’da egemen, eşit iki devletin varlığının kabul edilmesi gerektiğini belirten sözleri, bu konuda KKTC ve Türkiye’nin ortak görüşünün ifadesidir. Bu görüş, son olarak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres’in çağrısıyla Güney Kıbrıs Yönetimi Başkanı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile garantör devletler olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltereDışişleri Bakanlarının katılımıyla 5+1 formatında 27-28 Nisan 2021 günleri Cenevre’de gayri resmî olarak toplanan ve bir sonuca varmadan dağılan Kıbrıs Konferansı’nda açıklanmıştı.
1960’da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, uluslararası plânda bu adla tanınmaya devam eden devlet olmakla birlikte; 1963 sonunda Rum terör örgütü EOKA’nın ‘Kanlı Noel’ olarak adlandırılan saldırılarıyla Türkler açısından bitmiştir. 1974 yazında Türkiye’nin Ada’da aynı örgütün enosis (Yunanistan’la birleşme) amaçlı bir darbe girişimi üzerine Garanti Antlaşması’na dayanarak iki aşamada gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekâtıyla Türklerin güvenliği sağlanmış, Harekât sonrasında iki bölgeli, eşit haklara sahip iki toplumlu ortak bir devlet konusunda anlaşmaya varılamaması, bu konudaki uzlaşma girişimlerinin sonuçsuz kalması üzerine 15 Kasım 1983 günü KKTC’nin kuruluşu ilân edilmiştir.
O zamandan beri Ada’da fiilen iki bağımsız devlet bulunmakla birlikte; KKTC, şimdiye değin Türkiye’den başka hiçbir devlet tarafından tanınmamıştır. Bunun nedeni, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 18 Kasım 1983 tarih ve 541 (1983) sayılı Kararıdır. Güvenlik Konseyi, bu Kararla Kuzey Kıbrıs’ta bağımsız bir devlet olarak KKTC’nin kurulmasını ‘1960 Kuruluş ve Garanti Antlaşmalarıyla bağdaşma-yan, hukuken geçersiz ve Kıbrıs’taki durumun kötüleşmesine yol açacak bir girişim’ sayarak geri alınmasını istemiş; bütün devletleri ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik, bağımsızlık, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığına saygı göstermeye’ ve ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nden başka herhangi bir Kıbrıs Devletini tanımamaya’ çağırmıştır.
Güvenlik Konseyi’nde 1 karşı oy (Pakistan), 1 çekimser oy (Ürdün) ve 13 oyla kabul edilen bu Karara Türkiye dışında dünyanın diğer devletleri uymuş ve KKTC’yi tanımamıştır. Aradan 38 yıl geçti. KKTC, bu süre içinde demokratik hukuk devleti olarak yaşama gücünü gösterdi. Kıbrıs sorununa 1964’ten beri Birleşmiş Milletlerce çeşitli biçimlerde ve düzeylerde yürütülen çözüm arayışlarından, toplum-lararası görüşmelerden bir sonuç alınamadı. Bunun nedeni, Rumların Kıbrıs Cumhuri-yetini kendi devletleri, Türkleri bir azınlık olarak gören tutumlarıdır.
Rumlar tarafından kabul edilmeyen egemen, eşit iki devletli çözüme gidecek yol, KKTC’nin diğer devletlerce tanınmasıdır. O nedenle Türkiye, öncelikle Güvenlik Konseyi’nin tanımayı engelleyen 18 Kasım 1983 tarih ve 541 (1983) sayılı Kararını yeni bir değerlendirme ile kaldırmasını ya da KKTC’nin tanınmasına olanak verecek yeni bir karar vermesini sağlamak için gerekli bütün diplomatik girişimlerde bulun-malıdır. Türkiye, bu konunun Güvenlik Konseyi önüne getirilmesinde Konsey’in 5 sürekli üyesi arasında bulunan, aynı zamanda Kıbrıs’ta Türkiye ve Yunanistan’la birlikte 3 garantör devletten biri olan, ortak sorumluluk taşıyan İngiltere’nin desteğinden yararlanabilir.
Kıbrıs’ta 1963 olaylarından 58 yıl sonra zoraki bir birliktelik yerine iki devletli, KKTC’nin de BM ve AB üyeliğine kadar gidecek bir çözüm, iki toplumun isteğe bağlı işbirliğiyle bütün Kıbrıs’ın geleceği bakımından çok daha verimli ve yararlı olabilir.
(23.5.2021)