Hukuk Devleti

Sabih Kanadoğlu
Türk Hukuk Kurumu Başkanı

Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa’nın 2 nci maddesine göre bir hukuk devletidir. Bu
tanımlama, yine Anayasanın 125/1 nci maddesinde yer alan “idarenin her türlü eylem
ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” ve 138/son maddesinde yer alan “yasama ve
yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve
idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini
geciktiremez” hükümleriyle güvence altına alınmıştır. Buna rağmen usul ve gelenek
haline getirildiği biçimde, üzerinde tartışma, irdeleme ve değerlendirme yapılmadan
26.04.12 tarihinde 6300 sayılı torba yasanın 10. maddesiyle 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamaları hakkında yasaya ek 5 nci madde eklendi. Bu maddeye göre, yargının
verdiği özelleştirme uygulamalarının yürütülmesinin durdurulması ya da iptal
kararlarını uygulamama yetkisi Bakanlar Kurulu’na verildi. Bu yetki, “ortaya çıkan fiili
imkansızlık” gerekçesine bağlandı. Hedefe uygun, amaca bağlı yetki, zaman
geciktirmeden kullanıldı ve Bakanlar Kurulunun 11.06.2012 gün ve 2012/3240 sayılı
kararnamesiyle a) Eti Alüminyum A.Ş. nin %100 oranındaki hissesinin satış
yöntemiyle, b) Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. ne ait Kuşadası Limanının, işletme
hakkı verilmesi yöntemiyle, c) Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. ne ait Çeşme
Limanının işletme hakkı verilmesi yöntemiyle, d) SEKA – Türkiye Selüloz ve Kağıt
Fabrikaları A.Ş. ne ait Balıkesir işletmesinin varlık satışı yöntemiyle, e) Türkiye Petrol
Rafineleri A.Ş. nin %14,76 oranındaki hissesinin İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
Toptan Satışlar pazarında satılması ve özelleştirilmeleri işlemlerini, iptal eden yargı
kararlarıyla ilgili olarak geriye ve ileriye yönelik herhangi bir işlem tesis edilmemesi ve
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca bu yönde yapılmış olan iş ve işlemlerin devam
ettirilerek sonuçlandırılmasına karar verildi. Bu karar ve dayanağı olan kanun,
Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu saptayan ve açıklayan Anayasaya saygısızlığın,
Anayasanın 2,6,9,10,125 ve 138 nci maddelerine aykırılığın son örneklerinden biridir.
Erkler ayrılığını yok sayan, yargı kararlarını yürütmenin takdirine bırakan sistemin adı,
hukuk devleti ve kuşkusuz demokrasi olamaz.

3. yargı paketi adı altında, içeriği siyasi iktidar Milletvekillerinin çoğunluğu tarafından
bilinmeyen, gizlilik içinde, tartışılmayan bir önerge ile torba yasaya eklenen ve hızla
yasalaşıp, 2 gün içinde Cumhurbaşkanı tarafından imzalanarak yayımlanması
sağlanan, yasa yapma tekniğine ve demokratik ilkelere ve Anayasanın 2 nci
maddesinde yer alan Hukuk Devleti tanımlamasına aykırı 6352 sayılı yasa ve
uygulamaları bir başka ibret alınacak son örnektir.

Yasanın, geçici madde 2–4 hükmü uyarınca özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde
açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bakılmaya devam
edilecektir. Siyasi iktidarın en yetkili ve sorumlularının yeni yasanın getirdiği
uygulamanın daha insani, daha vicdani ve daha hukuki olacağını ifade ve ikrar ettiği
bir ortamda, devam edilen davalarda istenen tahliye taleplerinin reddine ilişkin
kararlar ne derece adil yargılamaya uygun, güvenilir ve inandırıcı olacaktır.
Hukuk devleti olmak, demokrasinin onsuz olmaz koşuludur. Hukuk devleti ve
demokrasi adım adım ortadan kaldırılırken, Türkiye’nin adam gibi aydınları, kendisine
ve bilime saygılı bilim adamları, üniversiteler ve hukuk fakültelerinin özellikle Anayasa
Hukuku öğretim üyeleri, sivil toplum örgütleri, medya, muhalefet partileri, kamuoyu
önderleri neden suskundur. Bu sorunun yanıtı, demokrasinin geleceğini
belirleyecektir.