Kurumumuz Üyesi Prof Dr. Hikmet Sami Türk’ün yazılı açıklaması :
“Bu söz haksız ve ağır bir suçlamadır. Kanal İstanbul ya da –Türkçe doğru isim tamlamasıyla– İstanbul Kanalı, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde ‘çılgın proje’ olarak ortaya attığı tartışmalı bir projedir. Ülke sorunları konusunda duydukları sorumluluk duygusuyla bu Proje’nin çeşitli yönlerden, özellikle Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi’ne aykırı uygulamalarla devletler hukuku açısından ortaya çıkarabileceği sorunlara dikkati çekenleri ‘Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı’ olarak nitelemek, hiçbir insaf ölçüsüyle bağdaşmaz. Bu tür uygulamalar, Karadeniz’de kıyısı bulunmayan ABD gibi devletlerin barış zamanında bu denizde bulundurabilecekleri savaş gemilerinin toplam tonajını ve kalış sürelerini sınırlayan hükümler içeren Montreux Sözleşmesi’nin imzalandığı 20 Temmuz 1936 tarihinden bu yana Karadeniz’de sağlanan 85 yıllık kesintisiz barışı da bozacak sonuçlar doğuracaktır.
Oysa Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, Türk dış politikasının dayandığı temel ilkeyi Anayasa’nın Başlangıç kısmında da anılan ‘Yurtta barış, dünyada barış’ olarak belirlemiştir. İlk Cumhurbaşkanımız Atatürk, hiçbir zaman Trakya’yı ve İstanbul’un Avrupa yakasını ikiye bölecek bir kanal açtırmayı düşünmemiş; Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki tam egemenliğini sağlamıştır.
İstanbul Kanalı Projesi’ne karşı çıkanlar, Atatürk’e ve ilkelerine bağlı, O’nun kurduğu Cumhuriyete bütün kazanımlarıyla ve Anayasa’da yazılı bütün nitelikleriyle sahip çıkan yurtseverlerdir. ‘Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları’ onlar arasında aranmamalıdır. Atatürk ve O’nun emaneti olan Cumhuriyetin kazanımları ve Anayasa’da yazılı nitelikleri, hepimizi birleştiren ortak değerler olmalıdır.”
(6.4.2021)