Kurumumuz Üyesi Prof Dr. Hikmet Sami Türk’ün yazılı açıklaması :
“104 emekli amiral tarafından yayınlanan bildiri, 81 ilde 910 dernek, 408 vakıf, 27 üniversite, 114 oda, 550 sendika ve 46 federasyonu tarafından yapılan suç duyurularıyla yargı önüne getirilmiştir. Görevli ve yetkili Cumhuriyet savcısı, bu suç duyurusu üzerine yapacağı soruşturma sonunda kamu davası açmaya karar verebilir. Böyle bir durumda –Anayasa’nın 138. maddesinde belirtildiği gibi– ‘görevlerinde bağımsız’ olan hâkimler, ‘Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm’ vereceklerdir. Aynı maddenin II. fıkrasına göre, ‘Hiçbir makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.’
Oysa Yargıtay ve Danıştay Başkanlıklarının hiç gereği yokken yaptıkları açıklamalarda yargı sürecini etkileyebilecek suçlayıcı ifadelere yer verilmiştir.
Yargıtay Başkanlığının açıklamasına göre; ‘Anayasal ve yasal yetkiye dayanmayan ve milletin iradesini hedef alan hiçbir güç ve oluşum kabul edilemez. … Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğine, anayasal ve demokratik düzen ile bireysel hak ve özgürlüklere yönelik her türlü müdahaleye karşı yargı yetkisini Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız şekilde kullanan yargı kurumları, yasalar çerçevesinde gereğini takdir ve ifa edecektir.’
Danıştay Başkanlığının açıklamasına göre; ‘Hukuk ve demokrasiye aykırı girişimleri çağrıştıran ifade ve üslûp ile, Devlet organlarının egemenlik yetkisine müdahale edilmesi, demokrasiye ve hukuk devletine zarar vermektedir. … Türkiye Cumhuriyetinin anayasal kurum ve değerlerine, temel hak özgürlüklere yönelik bu tür girişimlere karşı, yargı kurumları hukukun üstünlüğünün ve demokratik değerlerin korunması yönünde üzerine düşeni, yargı yetkisini kullandığı Türk milleti adına yasalara uygun olarak yerine getirmeğe devam edecektir.’
Yargıtay ve Danıştay Başkanlıkları da Anayasa’nın 138. maddesinin II. fıkrasındaki yasak kapsamındadır. Benzer ifadelerle aynı yönde yaptıkları açıklamalar, –en hafif deyimle– bu yasağa aykırı birer ‘telkin’ niteliğindedir.
Kaldı ki hâkimler, kamuoyuna yönelik basın açıklamaları yoluyla değil, hukuka ve adalete uygun olarak verdikleri kararlarla konuşurlar.”
(9.4.2021)