Bakanlar Kurulu akşam üzeri valilikte toplandı. Bu ilk toplantıda Gazi Paşa da bulundu. Hepsini tek tek kutladı. Kısa bir konuşma yaptı:
“Efendiler! Yıkmaya çalıştığımız ortaçağın arkasında bin yıllık deney var. Bin türlü kirli oyun bilir. Cumhuriyetimiz ise daha yeni doğmuş bir çocuk. Cumhuriyeti kolayca boğuverirler. Bu nedenle çok dikkatli, uyanık olun. İş arkadaşlarınızı özenle seçin. İstanbul’dan gelen bazı memurları gördüm. Bir devrim başkentine geldiklerinin farkında görünmüyorlar. Koca Osmanlı gemisi durup dururken batmadı. Bunlar gibi ilgisiz, tembel, heyecansız, küçük kafaların büyük sorumluluğu var. Kötü bir memur vatandaşı devletinden
soğutur. Osmanlı Devleti azınlıklara devlette görev vermiş ama son iki yüz yıl içinde Alevi yurttaşlarımıza vermemiştir. Bu akla ve insanlığa aykırı duruma Milli Mücadele başlar başlamaz son vermiştik. Bu tutumu özenle sürdüreceğiz. Anadolu’da kim varsa hepimiz bir milletiz. Yurt ve kader kardeşiyiz. Milli Mücadele’yi
böyle yürüttük, Cumhuriyeti de bu anlayışla yöneteceğiz. Bu anlayışın bozulmasına izin vermeyeceğiz. Bozulduğu zaman ne olduğunu iyi biliyoruz.
Yunan ordusu Sakarya’dan çekilirken, çoğu ahşap olan köy camilerini yakıp yıkmıştı. Son çekilişte de batıdaki büyük, taş camilerin dışındaki tüm şehir, kasaba, köy camilerini yakarak, yıkarak kaçtılar. Bunların sayısı birkaç bindir. Bu camileri yenilemek görevimizdir. Bu hizmeti nutuk atmadan, gösterişe kaçmadan, siyasete alet etmeden yerine getirelim.
İlkokulun zorunlu, eğitimin yükseköğretim bitene kadar parasız olması temel ilkemizdir. İsteyen herkesi, kız erkek ayırmadan okutacağız. Sağlık hizmetlerinin parasız olması da amacımızdır.Halkın geçimini kolaylaştırmak, güven içinde yaşamasını da sağlamak zorundayız. Devlet halk için, halkın bu ihtiyaçlarını karşılamak için var.
Bütçesi denk, borcuna sadık, parası sağlam bir devlet olmalıyız.
Devletimiz artık kesin olarak padişahin, bir ailenin devleti değil, halkın devleti. Hepimiz halkın hizmetindeyiz. Efendimizin, sahibimizin halk olduğunu hiç unutmayacağız. İdealimiz milli egemenliğe
dayalı, uygar bir toplum ve devlet yaratmaktır. Hiçbir aşamada bu ideali gözden kaçırmayacağız.
Sorun çok. Hepsini çözmeye ömrümüz yetmez. Bizim yetişemediklerimizi yurtsever çocuklarımız tamamlar. Halkı saymak, aydınlatmak, eğitmek, sağlığını korumak, güven içinde yaşamasını sağlamak başlıca ilkemiz olacak.
Başarılar diliyorum.”
Hepsinin elini sıktı, İsmet Paşa’yı kucakladı.
İmar ve İskan Bakanı M. Necati Bey yanında oturan Eğitim Bakanına “Vakti gelen fikri kimse durduramaz derler.” dedi, “..Gazi Paşa da vakti gelen adam. Tam vaktinde geldi. Vakti gelen adamı Osmanlı Devleti de, işgalciler de, irtica da durduramadı. Düşünsene 1918’de ne haldeydik? Şimdi bağımsız bir Cumhuriyetiz. Arada sanki yüzlerce yıl var. Ya gelmeseydi.”
DOĞRU YA!
HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
YA GELMESEYDİ?..
*Turgut ÖZAKMAN, Cumhuriyet, II C.,S.14-17