Ana SayfaArşivMakalelerDUA İLE BAŞLAYAN YENİ ADLÎ YIL

DUA İLE BAŞLAYAN YENİ ADLÎ YIL

Kurumumuz Üyesi Prof Dr. Hikmet Sami Türk’ün yazılı açıklaması :       

 

      “Yargıtay’ın yeni hizmet binasında dün yapılan yeni adlî yıl açılış töreni, şimdiye kadar hiç duyulmamış konuşmalara sahne oldu. Bunlar arasında özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Devletin dini adalettir.” sözü ile Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Türkçe ve Arapça dua ederken Yargıtay hâkimleri için söylediği ‘Ya Rab, … onlar senin adaletini, emrettiğin adaleti yerine getirmek için gayret etti”  sözü dikkat çekicidir.

     Bu sözler, Türkiye Cumhuriyetinin değişmez niteliklerinden olan ‘lâik hukuk devleti’ ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Lâiklik, devlet düzeninin, hukuk sisteminin Tanrı buyruğu olarak değişmez nitelikteki din kurallarına değil; insanlar tarafından çağın  anlayışına, ülkenin gereksinmelerine göre konulan, zaman içinde yeni gereksinmelere göre  değiştirilebilen kurallara dayanmasıdır. Lâik devlette din ve vicdan özgürlüğü tamdır. Devlet, bu özgürlüğü sağlamakla yükümlüdür.

     1924 Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan “Türkiye Devletinin dini, din-i İslâmdır.” hükmü ile milletvekili ve Cumhurbaşkanı  antlarının sonundaki ‘Vallahi’ sözcükleri, 1928 yılında 1222 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle kaldırılmıştır. O zamandan beri de hiçbir anayasada benzeri bir hüküm yer almadı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği ‘Devletin dini adalettir.”  sözü, 93 yıl öncesine dönüşü ifade eden bir yanlışı içermektedir. Doğrusu  ‘Devletin temeli adalettir.’

      Anayasa’nın Başlangıcında ‘kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı’ ibaresi, 2. maddesinde ‘lâik hukuk devleti’ ilkesi, 24. maddesinde ‘Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.” hükmü yeterince açıktır.

     Lâiklik ilkesi, herkes gibi, yeni adlî yıl açılış töreninde şimdiye kadar hiç görülmemiş bir uygulama ile kendisine dua yapma görevi verilen Diyanet İşleri Başkanını  da bağlar. Nitekim Anayasa’nın 136. maddesine göre ‘Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, lâiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasî görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.’

      Yargıtay, adlî yargıda en yüksek mahkemedir. Mahkeme ile camiyi birbirine karıştırmamak gerekir. Bu bağlamda duanın yeri mahkeme değil, camidir. Diyanet İşleri Başkanı da, Osmanlı Devletinin şeyhülislâmı değil, son zamanlarda unutturmaya çalıştıkları Atatürk’ün kurduğu bir  kurumun başında  bulunan bir devlet memurudur. Hâkimler ve Yargıtay üyeleri, Onun düşündüğü gibi, ilâhî adalet için dinî kurallara göre değil, Anayasa’nın 138. maddesinde belirtildiği gibi, ‘Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.’

      Böyle bir adlî yıl açılışı şimdiye kadar hiç olmadı. Diyanet İşleri Başkanına yaptırılan, Cumhurbaşkanı ve Yargıtay Başkanının da katıldıkları dua ile, lâik Cumhuriyete fatiha okutulmak istenmiştir. Bu, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin Anayasa’da yazılı niteliklerini, özellikle demokratik, lâik hukuk devleti ilkelerini törpülemek isteyenlerin bu yolda attıkları yeni bir cür’etli adımdır. Ancak Türk Milleti, bu girişimleri etkisiz bırakacak bir bilinçle, Anayasa’da yazılı değişmez nitelikleriyle   Cumhuriyete sahip çıkmasını bilecektir.”

(2.9.2021)