“Arap alfabesi, İslâm dininin kabulü ile birlikte 11. yüzyıldan başlayarak Türk toplulukları arasında en yaygın kullanılan alfabe olmuştur. Aslında 28 harften oluşan Arap alfabesine Farsça’da 4 harf daha eklenmiş, bu harflerin Farsça’dan alınan sözcükleri yazmak için Osmanlıca’da da kullanılmasıyla alfabedeki harf sayısı 32’ye çıkmıştır.
Ancak Türkçe’nin yapısına hiç uymayan, büyük ve küçük (majüskül ve miniskül) ayrımı olmaksızın sağdan sola bitişik harflerle, sözcüğün başında, ortasında veya sonunda üç farklı biçimde yazılan Arap alfabesinin tümü ünsüzlerden oluşur. Bunlardan sadece 3’ü, uzun ünlüleri göstermek için kullanılır. Diğer ünlüleri göstermek için değişik biçimlerdeki 14 işaretten yararlanılır. Bu özellikleriyle Arap alfabesi, öğrenilmesi, yazılması ve okunması güç bir alfabedir.
O nedenle Türkçe’ye uygun bir alfabe değişikliği yapmak bir zorunluktu. Aslında bu zorunluk, daha önce de duyulmuş; Tanzimat’tan itibaren, özellikle II. Meşrutiyet döneminde ya Arap alfabesini bazı düzeltmelerle Türkçe’ye uygun duruma getirmek, ya da onun yerine Lâtin alfabesini almak düşünceleri ortaya çıkmıştı. Ancak köklü değişiklik, Cumhuriyet döneminde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde gerçekleştirilmiştir. O’nun talimatı doğrultusunda güzel ve kolay bir Türk alfabesi hazırlamak için Başbakanlığın emriyle Haziran 1928 ortalarında Maarif Vekâleti (Eğitim Bakanlığı) tarafından yüksek düzeyde 3 Bakanlık memuru, o dönemde mebus (milletvekili) olan 6 tanınmış şair ve yazar, 2 dilbilimci ve edebiyatçı ile 3 eğitimci uzmandan oluşan 14 üyeli bir Dil Encümeni kuruldu. Alfabe Komisyonu olarak da adlandırılan ve ilk toplantısını 26 Haziran 1928 günü Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında yapan bu Komisyon, yoğun bir çalışma ile Lâtin alfabesi temelinde Türkçe’nin ses zenginliğine uygun Türk alfabesini hazırladı. Bu alfabe ile ilgili ilk açıklama, 9/10 Ağustos 1928 gecesi İstanbul Gülhane Parkı Sarayburnu’nda Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından düzenlenen bir müsamereyi onurlandıran Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa tarafından yapıldı. Yeni alfabe ile ilgili yasal düzenleme, 1 Kasım 1928 tarih ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun’un Resmî Gazete’de yayımı tarihinde (3 Kasım 2020) yürürlüğe girdi.
8’i ünlü, 21’i ünsüz 29 harften oluşan Türk alfabesi, dünyanın en rasyonel fonetik alfabesidir. Lâtin temelindeki Türk harflerinin yazılması da, okunması da son derece kolaydır. Çünkü ünlü veya ünsüz her ses birimi, tek harfle gösterilmiştir. Başka bir deyişle, Türk alfabesinde ‘bir ses birimi bir harf eşitliği’ ilkesi geçerlidir. Her harf, kendi ses değeriyle okunur. Okunmayan veya ifade ettiği ses biriminden farklı bir biçimde okunan harf yoktur.
1927 genel sayımına göre Türkiye’nin 6 ve daha yukarı yaşlardaki nüfusu 10.516.000, Arap harfleriyle okur yazar sayısı 1.126.000 kişi, yani % 10.7 idi.
TÜİK tarafından yayımlanan istatistiklere göre 2020 yılında 15 ve daha yukarı yaşlardaki nüfus toplamı 63.455.902, bu nüfus içinde okuma yazma bilenlerin sayısı 60.949.064, bilmeyenlerin sayısı 1.911.511; yüzde oranlarıyla okuma yazma bilenler 97, bilmeyenler 3; bunlar arasında okuma yazma bilen erkekler 99.2, bilmeyen erkekler 0.8, okuma yazma bilen kadınlar 94.8, bilmeyen kadınlar 5.2’dir.
Osmanlı Devletinde resmî işlemlerde, divan edebiyatında, toplumun yüksek tabakalarında ve aydınlarca kullanılan, halkın konuşmadığı ve anlamadığı Osmanlıca, sözcükleri ve dilbilgisi kurallarıyla Arapça ve Farsça ile karışık bir Türkçe idi. Halkın konuştuğu, halk edebiyatında ozanların kullandığı Türkçe ise, günümüze kadar gelmiştir.
Osmanlıca yerine 20. yüzyılın başlarından itibaren edebiyat dünyasında yeni akımlarla başlayan, Türkçe kullanmayı amaç edinen, özellikle 1930’lu yıllarda Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün etkin desteğiyle güçlenen, zaman zaman aşırılık ve tavsamalarla da olsa günümüze kadar gelen, eğitim sisteminin katkısıyla karşı çıkanları bile etkileyici bir yaygınlık ve bir orta çizgide istikrar kazanan Türkçecilik, Türkçe’yi Arapça ve Farsça sözcük ve dilbilgisi kurallarının istilâsından kurtarmayı ve kendi kuralları içinde gelişmesini sağlamayı amaçlayan bir harekettir. Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun’la yapılan yazı devrimi, Türkçecilik hareketine yeni bir ivme kazandırmak suretiyle dil devrimi yolunda atılan en önemli adım olmuştur.
Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan Türkçe Sözlük, 2010 yılında yapılan 11. baskısında söz, terim, deyim ve anlamdan oluşan 122.423 söz varlığına ulaşmıştır
Bütün bunlar, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki 64. Hükümette Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev yapmış olan Mahir Ünal’ın konuşmasının ne kadar yanlış olduğunu gösterir. Söylediği sözler, özellikle Türkçe – İngilizce karışımı bir ibare ile söylediği, Cumhuriyet’in ‘düşünme setlerimizi’ yok ettiği iddiası, ‘düşünce üretmekte’ kişisel bir sıkıntıyı ifade etse de, son zamanlarda çok kullanılan, 13.10.2022 tarih ve 7418 sayılı Kanun’un 29. maddesiyle Türk Ceza Kanunu’na eklenen 217/A maddesiyle cezalandırılması öngörülen, –Fransızca kökenli bir sözcükle– açık bir ‘dezenformasyon’ (bilgi çarpıtma) örneğidir. Ayrıca bu sözler, Cumhuriyet devrimlerine karşıt, önyargılı bir tutumu yansıtmaktadır.”
(23.10.2022) ın