04.08.2017
CUMHURİYET DEĞERLERİ VE KAZANIMLARI YİTİRİLİYOR
Cumhuriyet Değerleri ve onun getirdiği kazanımların hızla yitirilmeye girdiği bir süreçteyiz.
AOÇ’nin yok edilmesinin ardından, Anıtkabir yerleşkesinin bir bölümünün inşaata (Ranta) açılması,
Tarikat şeyhinin dizinin dibinde poz veren ABD vatandaşı Merve Kavakçı’nın büyükelçi olarak atanması,
Siverek’te Atatürk anıtına saldırı,
Milli Eğitime danışmanlık için Ensar Vakfı ile protokol yapılması,
İl ve ilçe müftülüklerine nikâh yapma/nikâh kıyma yetki ve görevinin verilmesi konuları son günlerin ülke gündemidir.
Diyanet işleri başkanlığı kuruluş ve görevlerini düzenleyen 633 Sayılı yasa bu kuruma “İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek” görevini vermiştir.
Medeni Hukuk anlamında, EVLENME, “Aile kurmak amacıyla yapılan hukuk sözleşmesi”dir. Yasal, evlenme işlemi, belediye başkanı veya görevlendireceği memurlar ile köylerde muhtarlar tarafından gerçekleştirilir.
Belediye ya da Köy Muhtarlığı’nda evlenmeleri gerçekleşen çiftler dilerlerse, gayri resmi olarak Dini nikâh “Hoca nikâhı”, “Kilise nikâhı”, “Sinagog nikâhı” da yapabilirler.
Ülkemizde, Belediye ve Köy muhtarlıklarında akdedilen Resmi nikâh uygulaması 80 yılı aşkın bir süredir sorunsuz olarak süregelmekte iken Müftülüklere Resmi geçerliği olacak şekilde nikah kıyma yetkisinin istenmesinin hiçbir haklı nedeni yoktur.
Müftülüklere nikâh kıyma yetkisi verilmesi toplumda aile kurumundan başlayan yeni bir ayrışma nedeni olabilecektir.
Din görevlisini Resmi nikâh kıymakla yetkilendirmek, din ve devlet işlerini birbirine karıştırmak demektir. Bu da Laiklik ilkesinin çiğnenmesidir, Anayasa’nın 2. ve Devrim Yasalarını güvence altına alan 174/4 maddelerini hiçe saymaktır.
Cumhuriyet, Türk Hukuk Devrimi ile Tekli Hukuk’u (Hukuk birliğini) esas almışken Anayasa’nın Laiklik ilkesine aykırı olarak Din görevlilerine Resmi nikâh yetkisi tanınmak suretiyle “çoklu hukuk” sistemine kapı aralanmaktadır.
Getirilen tasarıda, ayrıca; Yeni doğan çocukların nüfus idaresine bildirilmesi zorunluluğuna da esneklik sağlanmakta, “mülki idare amirlerinin emriyle aile hekimlerinin-yeni doğan çocuk hakkında-araştırma yapabileceği öngörülmektedir.
Yeni doğan çocuklarda “sözlü bildirim”in yeterli olması küçük kızlara istismarın gizlenmesine olanak sağlayabilecektir.
Sonuç olarak Anayasa’nın Laiklik ilkesine aykırı içerik de “Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin Kanun Tasarısı”, yasalaşması durumunda evlilik kurumunu, aileyi ve tüm toplumu olumsuz şekilde etkileyecektir. Oysa; ülkenin gereksinimi ayrışma değil ulusal birliktir.
Av. Yaşar ÇATAK
Türk Hukuk Kurumu Başkanı