Ana SayfaArşivMakalelerCmk’nun Tutuklama Süresine İlişkin Tartışmalar

Cmk’nun Tutuklama Süresine İlişkin Tartışmalar

CMK’nun TUTUKLAMA SÜRESİNE İLİŞKİN TARTIŞMALAR

29.12.2010
Av. Tuncay Alemdaroğlu
Türk Hukuk Kurumu Başkanı

Ceza Yargılamasında tutukluluk süresini düzenleyen C.M.K.’nun 102. Maddesinin 31.12. 2010 tarihinde yürürlüğe girecektir. Buna bağlı olarak da medyada özellikle Ağır Ceza Mahkemelerinin görev alanına giren suçlardaki tutukluluk süresini düzenleyen 102.maddenin (2) fıkrasında düzenlenen tutuklama süresi tartışılmaya başlamıştır. Kimileri yasadaki düzenlemeye göre azami tutuklama süresinin beş yıl, özel yetkili mahkemelerde de bu sürenin on yıl olduğunu savunurken kimi hukukçularda maddede ön görülen azami tutuklama süresinin üç yıl, özel yetkili mahkemelerde de bu sürenin dört yıl olduğunu savunmaktadır.

Bu tartışmanın odak noktasında da uzun süredir tutuklu olan “Ergenekon” adı altında yürütülen ceza soruşturması ve kovuşturmasında tutuklu bulunan kişilerin durumu bulunmaktadır. Zira bazıları dört yıla yakın tutuklu bulunuyorlar.  Şunu da söylemeliyim ki; Eğer “Ergenekon” soruşturma ve kovuşturmaları olmasaydı bir hiç kimse çıkıp ta tutuklama süresinin beş yıl, on yıl olduğu yönünde görüş bildirmeyecekti.  

Konunun irdelemesine girmeden Ceza Yargılamasında bir tedbir olan tutuklamanın, tedbir olma sınırlarını aşarak ayrık durum olmaktan çıkarılıp kural haline getirilerek uygulandığını belirtmeliyiz. Daha açık bir ifade ile tutuklama müessesesi maalesef yargıçlarımızca giderek yasanın amacına ve ruhuna aykırı olarak keyfi uygulanmaktadır. Nitekim halen ceza ve tutuk evlerindekilerin % 65’nin tutukludur. Hükümlü değildir. Bu oranda tutuklamanın keyfi uygulandığının bir başka kanıtıdır. 

Anayasanın 141.maddesinde “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır”  C.M.K’nın 101/1 maddede tutuklamada “ mutlaka gerekçe gösterilir”  hükümlerine rağmen yargıçlarımız yasanın tutuklamaya izin veren hükümleri yazılarak tutuklama kararları vermektedir.  Bu uygulama CMK 250. Maddede yazılı suçların soruşturması ve kovuşturmasında hiçbir yasal kural tanımadan tam bir keyfilik içinde uygulanmaktadır. Bu keyfi ve hukuk ve yasa dışı uygulamaların tipik örneği her gün Ergenekon adı ile başlatılan soruşturma ve kovuşturmada yaşandı ve yargılaması yapılan dosyalarda yaşanmaya devam ediyor.  Bu bakımdan hukuk, yasa ne derse desin aynı uygulama devam edecektir. Bu bakımdan 102. Maddenin 31.12.2010 da yürürlüğe girmesi anılan mahkemelerde görevli savcı yargıçlar açısından bir değişiklik yaratmayacaktır.

 

 

Bununla birlikte en azından hukuki ve yasal durumun kamuoyu tarafından tam olarak anlaşılması ve bilinmesi için 31.12.2010 tarihinden sonraki dönemde uygulanacak 102.maddedeki tutuklama süresini ve bu sürenin özel yetkili mahkemelere yansımasını açıklamakta yarar görmekteyiz.

CMK 102.maddesinde (2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez”  

CMK’nın özel yetkli mahkemelerdeki tutuklama süresini düzenleyen 252. Maddesinde de”  (2) 250 nci Maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde öngörülen suçlar bakımından, Kanunda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak uygulanır.” denilmektedir.

Yasanın bu hükmünden hareketle kimileri tutuklama süresinin iki yıl olduğunu ve bunun zorunlu hallerde üç yıl daha uzatılacağını ve böylece de toplam tutuklama süresinin azami beş yıl olacağını, bu sürenin özel yetkili mahkemelerde ise iki katı olan on yıl olarak uygulanacağı görüşü; tutuklamanın ceza olmayıp yukarıda açıklandığı gibi bir tedbir olduğu göz önünde bulundurulduğunda beş yıl, on yıl gibi hükümlülük süresi olabilecek bir sürenin tedbir süresi olarak düşünülmesi ve kabulü tedbir müessesinin kendisine aykırıdır.

102/2. maddede Ağır Ceza Mahkemelerinin görevine giren işlerde de tutuklama süresinin iki yıl olduğu belirtilmektedir. O halde kural iki yıldır. Zorunlu haller bu kuralın istisnası olup zorunlu hallerde bu süre uzatılabilmekte ve uzatma süresi de üç yılı geçememektedir. Kuralı iki yıl olan tutuklamanın istisnası olan uzatmasının üç yıl olarak kabulü, istisnayı kural, kuralı istisna yapmaktır. Aslı iki yıl olan tutuklamanın uzatması üç yıl olmaz. Yasada üç yıl “daha” uzatılır denilmiş olsaydı tutuklamanın zorunlu hallerde üç yıl uzatılacağı kabul edilebilirdi. Maddede “daha” ibaresi kullanılmamıştır.  Nitekim Ağır Ceza Mahkemelerinin görev alanına girmeyen suçlar için tutuklama süresini belirleyen 102.maddenin (1) fıkrasında “Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.” denilmiştir. Görüldüğü gibi yasa koyucu “daha” ibaresine yabancı olmayıp maddenin birinci fıkrasında kullanmıştır. Fakat (2) fıkrasında bilinçli olarak “daha” ibaresini kullanmamıştır.  Bundan da yasa koyucunun amacının zorunlu hallerde tutuklama süresinin en fazla üç yıl olacağı yönündedir.

Bilindiği gibi CMK temel yasa usulü ile 2004 yılı Aralık ayında bölümler halinde görüşüldü. Yasanın 101 ve 156 maddeleri birlikte görüşülmüştür. Bu görüşmeler sırasında AKP Gurubu adına Aydın Milletvekili SEMİHA ÇÖYÜŞ maddelerle ilgili söz almış ve şunları söylemiştir;

 

Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler dışında, tutuklama süresi en fazla altı aydır. Gerektiğinde, sebebi belirtilerek dört ay daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi, en fazla iki yıl, gerektiğinde, sebebi gösterilerek, üç yıla kadar uzatılabilir.

Bu maddeyle, tutuklulukta geçecek süre, soyut bir ceza süresine bağlı olmak yerine, ağır ceza mahkemesinin görevine giren ve girmeyen suçlar ayırımı yapılarak düzenlenmiş ve buna göre, en az tutukluluk süresi altı ay, en çok iki yıl; altı aylık süre gerektiğinde dört ay uzatılabilmeli, iki yıllık süre bir yıl daha uzatılabilmeli şeklinde düzenlenmiştir.” (Dönem : 22,Cilt: 66. Yasama Yılı:3, T.B.M.M. Tutanak Dergisi 26.Birleşim. 03.12.2004 Cuma )

TBMM tutanaklarında da görüldüğü gibi yasa koyucunun bu maddeyi kabul ederken anladığı ve kabulü de CMK 102/2. Maddedeki tutuklama süresi kural olarak iki yıl olup, zorunlu hallerde yani istisnası bir yıl uzatma ile toplam üç yıl olduğudur. Yasa koyucunun iradesi açık ve net ortadır. Anılan milletvekilin bu konuşmasından sonra maddeler oylanıp kabul edilmiştir.  Ayrıca madde gerekçesinde de A.İ.H.M. kararlarına atıf yapılarak tutuklamanın bir tedbir olduğu ve zorunlu hallerde uygulanacağı kural olmadığı da ifade edilmektedir.

Bu konu aydınlandıktan sonra bunun 250 madde kapsamında görev yapan özel yetkili mahkemelerdeki yansımasına gelince; CMK’nın 102. Maddesindeki tutuklama süresine ilişkin kural iki yıldır. İstisnası zorunlu hallerde toplam üç yıldır. Hemen belirtelim ki bu maddeye yapılan atıflar kurala yapılmıştır. Kuralın istisnasına yapılmış olmaz. CMK’nın 252. Maddesinde de”  (2) 250 nci Maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde öngörülen suçlar bakımından, Kanunda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak uygulanır.” denildiğinden bu iki katı uygulama kurala yapılan atıftır. Kural da iki yıl olduğundan bunun iki katı olan dört yıl özel yetkili mahkemelerdeki azami tutuklama süresidir. Bu durum karşısında tutuklama süresi dört yılı geçen özel yetkili mahkemede yargılanan tutukluların tutuklama kararlarının kaldırılması yasal zorunluluktur. Tabidir ki bu tespitimiz hukukun üstünlüğünü kabul eden hukuk devletlerinde geçerlidir.