Kurumumuz Üyesi Prof Dr. Hikmet Sami Türk’ün yazılı açıklaması :
“Kanal İstanbul ya da doğru Türkçe isim tamlamasıyla İstanbul Kanalı Projesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde ‘Çılgın Proje” olarak ortaya attığı bir projedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Kanalı hakkındaki sözü, bu konuda şimdiye kadar yapılmış en doğru nitelemedir.
Çünkü bu Proje, ekolojik sistem üzerindeki olumsuz etki ve sonuçlarıyla her şeyden önce bir doğa kıyımı olacaktır. Anayasa’mıza göre bölünmez bir bütün olan Türkiye’nin Trakya bölgesini ve İstanbul ilini bir fantezi uğruna gereksiz yere ikiye bölecek, İstanbul’u bir ada şehri hâline getirecek, Trakya’da karayoluyla ulaşımı birçok yerde kesecek, gemilerin geçmesine elverişli açılır-kapanır ya da çıkış ve iniş rampalı yüksek köprüler yapılmasını zorunlu kılacaktır.
Bu Proje, 20 Temmuz 1936 tarihinde imzalanmış olan Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi dolayısıyla uluslararası hukuk açısından doğuracağı sakıncalar dikkate alınmaksızın uygulamaya konulmaktadır. Eğer İstanbul Kanalı, Montreux Sözleşmesi’nin dolanılması, bu arada Karadeniz’de kıyısı olmayan devletlerin, örneğin ABD savaş gemilerinin Karadeniz’e çıkması için bir yol olarak düşünülüyorsa; bu, Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca kanun hükmündeki Sözleşme’ye aykırılığı bir yana, 85 yıllık Karadeniz barışını da tehlikeye düşürecek bir hareket olacaktır.
İstanbul Kanalını açmakla Türkiye’nin ne kazanacağı belli değildir. Tek gerekçe olarak gösterilen İstanbul Boğazı’ndaki kazaları önlemek, Kanalın açılmasıyla da gerçekleşmeyebilir. Çünkü bu kazalar, gemilerin çarpışmasından çok, zaman zaman bazı gemilerin kıyıdaki yapılara çarpmasından kaynaklanmaktadır. Gemilerin açılacak Kanalda çarpışmayacağı veya kıyılara çarpmayacağı konusunda bir garanti de yoktur. Geçen hafta Süveyş Kanalı’nda karaya oturan, tekrar yüzdürülünceye kadar Kanal’daki 300 kadar geminin mahsur kalmasına yol açan, deniz trafiğini felce uğratan Ever Given yük gemisinin yaptığı kaza, bu konuda çarpıcı bir örnektir.
İstanbul Kanalı’nın Trakya bölgesini ve İstanbul ilini ikiye bölecek olması nedeniyle şimdiye kadar üzerinde durulmayan bir yönü de ceza hukuku ile ilgilidir. Çünkü bu Kanalın açılması, Türk Ceza Kanunu’nun 302. maddesine göre ‘müebbet hapis cezası ile’ cezalandırılması gereken ‘Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçunu oluşturabilir.
Bütün bunlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isabetli nitelenesiyle Çılgın Proje’yi uygulamaya koymanın çok yanlış bir iş olacağını göstermektedir. O nedenle Çılgın Proje’den vazgeçmek aklın gereği olan en doğru harekettir.” (31.3.2021)