Ceza ve tutukevlerinin doluluk oranının yüzde 120’den fazla olduğu, bu durumun, yaşam ve sağlık koşulları açısından büyük sakıncalar yarattığı, özellikle de, Covit-19 salgınının olduğu günümüzde yaşam hakkını tehdit eden boyutlara ulaştığı bilinmektedir. Devletin elinde tuttuğu insanların sağlığından devletin sorumlu olduğu da bilinen bir gerçektir. Bu, en azından hukuk devletleri için böyledir.
Önümüzdeki günlerde yasalaşması beklenen yeni yargı paketinin Covit-19 salgınına denk getirilmesi, ceza ve tutukevlerindeki doluluğu azaltma amacına yönelik olduğu algısı yaratmaya uygun olmakla birlikte, sınırları belirgin olmayan terör suçu gibi bazı suçların genişletilerek yorumlanmasıyla, silahla veya şiddetle ilgisi bulunmayan kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakılmaya devam edilecek olması, yaratılmak istenen algıyla tam olarak örtüşmemektedir. Yeni yargı paketi sunulduğu biçimde yasalaştığı takdirde, silahla veya şiddetle ilgileri olmadığı halde mahkum edilen veya tutuklu bulunan gazeteci, siyasetçi, avukat ve sivil toplum üyelerinin özgürlüklerinden yoksun bırakılmalarına devam edilirken, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu dahil, hemen her suçtan mahkum olanlar, ceza ve koşullu salıverme indirimlerinden, ve/veya 3 yıla çıkarılan denetimli serbestlikten yararlanacaklardır.
Özünde “özel af” niteliği taşıyan bu düzenlemenin Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu açıktır. Bunun yanında, ceza ve tutukevlerindeki doluluk oranının düşürülmesine tam olarak hizmet ettiği de söylenemez zira, tutuklama ve tutukluluğun devamı ile ilgili uygulamayı, özgürlük lehinde düzeltecek, dolayısıyla, tutukevlerindeki doluluğu azaltacak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesindeki standartları ve AİHM’nin Türkiye aleyhindeki ihlal kararlarını dikkate alan hiçbir düzenlemeye yer verilmemiştir. Öte yandan, kadına ve çocuğa karşı şiddetle bağlantılı suçların cezalarında indirim yapılması Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle üstlendiği yükümlülükler açısından da sorun yaratır.
Hukuk devletine aykırı olan, demokratik devlet için de gereksiz olandır. Temel hak ve özgürlükleri kullananları çeşitli suçlamalarla özgürlüklerinden yoksun bırakmaya devam ederken, kadına ve çocuğa her türlü saldırıda bulunanlara, şiddet uygulayanlara ve uyuşturucu imalatı ve ticareti yapanlara özgürlük yolunu açmak, ne hukuk devletine uygundur, ne demokratik devlet için gereklidir.
Yeni yargı paketinin uygun ve gerekli olan doğrultusunda düzeltilmesi dileğimiz kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Av. Yaşar Çatak
Türk Hukuk Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı