13.01.2019
HUKUK ÇİĞNENEREK ULAŞILAN SONUÇ MEŞRU OLAMAZ
31 Mart Yerel Seçimlerine gidilirken Hukuk Devleti anlayışı ve Demokrasi değerleriyle bağdaşmayan bir seri beyan ve uygulamalara tanık olunmaktadır.
Bu davranışlar, daha seçimler yapılmadan meşruiyetini tartışmaya açar niteliktedir.
1-) SEÇİM YASASINDAKİ DEĞİŞİKLİK BİR YIL GEÇMEDEN UYGULANAMAZ.
Anayasanın 67. maddesi, seçimlerin Serbest eşit, gizli, tekdereceli, genel oy açık sayım ve döküm esaslarına göre YARGI YÖNETİM ve DENETİM’i altında yapılacağını öngörmüşdür. Anayasa’nın 79. maddesi de başlamasından bitimine kadar seçimlerin düzen ve dürüstlük içinde yapılmasını sağlanmak, itiraz ve şikayetleri KESİN KARAR’a bağlamak, SEÇİM TUTANAKLARINI KABUL ETMEKgöreviyle 7 asil 4 yedek üyeli YÜKSEK SEÇİM KURULU’nun oluşumunu düzenlemişdir.
YSK üyelerinin görev süreleri de 7062 sayılı yasanın 4. maddesinde belirlenmişdir.
Ancak, 27.12.2018 günlü “torbayasa” ile bu süre biryıl uzatılmışdır.(7159/10)
7062 sayılı YSK Yasası kuşkusuz bir SEÇİM YASASI’dır.
Anayasanın 67/son maddesi Seçim yasalarında yapılan değişikliklerin ancak 1 yıl sonra ki seçimler de uygulanabileceğini öngörmüşdür.
7159 sayılı torba yasa ile, görev süresi 1 yıl uzatılan YSK, Başkan ve üyelerinin bulunduğu kurulun 27.12.2019’dan önce yapılacak seçimlerle ilgili kararlarının hukuken geçerliliği tartışılmaya açık olacakdır.
2-) ANAYASAL SEÇME HAKKI İDARİ KARARLA KALDIRILAMAZ.
AY’nın 67. Maddesi ve 298 sayılı Seçim Yasası md. 7, Taksirli (Kasıtlı olmayan) suçlardan hükümlü bulunanlarla, tutukluların seçimlerde oylarını kullanabileceklerini, öngörmüşdür.
YSK 1133 nolu kararıyla, Tutuklu ve taksirli suçlardan hükümlü olanların ancak kayıtlı oldukları seçim çevresinde ve o seçim türünde oy kullanabileceklerini öngörmüştür.
Tutuklu ve hükümlülerin hangi yerdeki infaz kuruna konulacağını Adalet Bakanlığının ilgili bürokratik birimi belirlemektedir. Tutuklu ve taksirli suçdan hükümlü olup da seçim çevresi dışında bir ceza ve tutuk evinde olanlar bu durumda anayasal temel hakları olan, SEÇME HAKKINI kullanamayacaklardır.
Bilinmelidir ki, AHİM içtihatlarında, tutuklu ve hükümlülerin genel olarak oy kullanma haklarından mahrum bırakılmaları hukuk ihlali sayılmışdır.
3-) ANAYASANIN 94/son MADDESİ YOK SAYILAMAZ.
TBMM BAŞKANI ANAYASA İLE BAĞDAŞMAYAN DAVRANIŞ VE EYLEM İÇİNDEDİR.
Anayasanın 94/son Maddesi TBMM Başkan ve Başkanvekillerinin üyesi bulundukları siyasi partinin faaliyetlerine katılmayacaklarını çok açık, anlaşılır şekilde düzenlemişdir.
TBMM Başkanı, görevinden ayrılmadan Genel Başkanı/ Cumhurbaşkanı tarafından partisinin belediye başkan adayı ilan edilmişdir.
Bir siyasi partinin en yoğun faaliyeti seçim çalışmasıdır. Bir belediye başkan adayının da seçilmek için yapacağı çalışma doğrudan siyasi faaliyetdir.
Sayın Binali Yıldırım; parti bayrak ve filamaları altında 29.12.2018 yapılan adaylık açıklamasın dan bu yana, partisinin siyasi faaliyetlerini belediye başkan adayı olduğu yer dışında bile sürdürmekte bir sakınca görmeyerk 05.Ocak 2019 günü, partisinin İzmir aday açıklama toplantısında da konuşma yapmışdır. Görülüyorki; TBMM Başkanı aday olmanın ötesinde doğrudan partisinin siyasi faaliyeti içindedir. Bu faaliyet kendi adaylık çalışması ile de sınırlı değildir. Anayasa’ya aykırı davranış ve eylem halen sürmektedir. Bu yargıya varmak için Adaylık belgesinin YSK ya verilme gününü ( 19 Şubat 2019) beklemeye gerek yoktur.
2820 Sayılı Siyasi Partiler Yasanın 24. Maddesinin son cümlesi ile 2972 sayılı Mahalli İdareler Seçimi Yasasının 36. Maddesine dayanarak “TBMM Başkanının Seçim Çalışmalarına katılmasında engel bulunmuyor” sonucunu çıkartmak hukuken olanaklı değildir.
a) Normlar hiyeraşisinde (Kurallar sıralamasında ) yasalar, Anayasanın önünde ve Anayasaya aykırı olamaz.
b) Siyasi partiler yasasının 24. maddesi Belediye Başkanlığı adaylığını değil “millet vekilliği adaylığını” konu almışdır.
Kaldı ki, Sayın Yıldırım’ın Siyasi faaliyeti kendi adaylık sınırlarının ötesinde bir çalışma alanına yayılmışdır.
Yerel Yönetimler Seçimi kanunda boşluk olduğu, bu nedenle 2820 Sayılı SPK’nın millet vekilleri için düzenlenen 24. Maddesinin kıyasen uygulanacağını düşünmek, anayasanın 94. maddesini yok saymaktır.
TBMM Başkan ve vekillerinin siyasi faaliyet Yasağı ile ilgili olanak örnek alınacak somut uygulama da vardır. 2004 Yerel Seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan zamanın TBMM Başkanvekili YILMAZ ATEŞ adaylığı nedeniyle görevinden istifa etmişdir.
Bu kadar önemli bir konuda “Ben yaparım olur” “zaten yaptırımı da yok” şeklinde ki duyarsızlık, Çağdaş Demokrasi ile bağdaşmaz. Anayasa ihlaline yol açar, Seçimi Sakatlar.
Meşruiyet, Hukukun üstünlüğünü kabul ederek ve Anayasa sınırları içinde demokrasi kurallarına uyarak sağlanır.
Türk Hukuk Kurumu
Yönetim Kurulu Başkanı
Av. Yaşar ÇATAK