ATATÜRK VE TÜRK HARFLERİ MARŞI
Mustafa Kemal ATATÜRK; bitmeyen, tükenmeyen bir hazinedir. Onun yaptığı işler, mucizeler bitmez, tükenmez ve tarihe sığmaz. Her gün yeni bir şeyini öğrenirsiniz. Dünyanın en önde gelen yöneticilerinin onu örnek aldığını görürsünüz. Atatürk’e sahip olmak Türk Milleti için bitmeyen tükenmeyen bir hazinedir. Sonsuza kadar onun eserlerine sahip olacağız ve yaşatacağız, onu hasım görenler yok olup gideceklerdir.
Alfabemizdeki harfleri tanıtan ve kolayca öğrenilmesi için Atatürk’ün öncülüğünde bestelenen bir marşımız olduğunu biliyor musunuz.?
Gazi Mustafa Kemal 28 Eylül 1928 günü Cumhurbaşkanlığı Orkestra Şefi Osman Zeki (Üngör) Bey’i çağırıp:
“-Zeki Bey; musiki, sözleri ezberlemeyi kolaylaştırır. Düşündüm ki yeni alfabeyi halkımıza müzik yardımıyla daha kolay ezberletebiliriz.” der ve Osman Zeki Bey’e harflerin bir listesini verir. Listede önce sesli harfler, sonra sessiz harfler yer almaktadır:
a, o, u,
ı, e, ö, ü, i
b, c, ç, d, f
g, h, j, k, l,
m, n, p, r, s
ş, t, v, y, z.
Ve sonra şöyle devam eder:
“-Bu, düşündüğüm marşın güftesi. Senden ricam bu güfteyi, harflerin okunuşunu dikkate alarak, basit bir biçimde bestele. Kolayca ezberlenip söylenebilsin. Haydi burada çalışmaya başlayalım.”
Zeki Bey odada bulunan piyanonun başına geçer ve harflerden oluşan güfteyi bestelemeye başlar. Çalışmasını bitirdiğinde, Gazi’ye besteyi çalıp söyler, Gazi Mustafa Kemal’in bizzat hazırladığı güfte o gün Osman Zeki Bey tarafından piyano ile bestelenir. Gazi çok beğenir ve o an binada bulunan görevlileri, aşçıları, memurları, şoför ve nöbetçileri çağırır. Zeki Bey çalar; çalışanlar, korobaşılık yapan Gazi’ye uyarak marşı söylemeye başlarlar ve öğreninceye kadar devam ederler.
Gazi; Falih Rıfkı’ya “-Yarınki gazeteye bu marşı koyun!” der. Ertesi gün, 29 Eylül 1928 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde marşın notası ve sözleri yayınlanır.
Osman Zeki Bey sabaha karşı köşkten ayrılınca yanına yardımcısını çağırır. O zamanlar Yenişehir’deki Kızılay Merkezinin bahçesinde her akşam bando nöbet çalardı. Yardımcısına:
“-Al şu notayı… Çabuk yaz, bandoya ver ve hemen meşk etmelerini söyle. Bu akşamki nöbete mutlaka yetiştirsinler.” der.
Daha sonra “-Şayet Gazi gelir de, bu yeni marşı dinlerse, siz de söyleyin!” diyerek birkaç öğrenciyi de bandonun olduğu yere gönderir.
Gazi, tam da Zeki Bey’in düşündüğü gibi ikindi vakti, bandonun başına gelir, otomobilini durdurur, şefe:
“- Harfler marşını çalar mısın.?” der.
Bando şefi: “- Emredersiniz!” der demez marş da çalınmaya başlar.
Marşın ortalarına doğru Gazi Mustafa Kemal, oraya birikmiş halka hitapla:
“- Ey ahali! Bu yeni marşı, içinizden bilen var mı?” deyince Zeki Bey’in gönderdiği öğrenciler: “- Var efendim!” derler. “- Söyleyin bakalım!” der, onlarla birlikte hareketli bir şekilde söyleyip, müziğe ayak uydurur ve marş bittiğinde:
“- Bu, gördüğünüz gibi bizim harflerin marşıdır. İşte öğrendiniz. Bilmeyenlere de öğretiniz. Hepinizin öğrenip söylemesi vazifedir!” diyerek oradan neşeyle ayrılır.
Birkaç gün sonra Gazi Mustafa Kemal, Meclis’in önündedir. Küçük bir orkestraya marşı çaldırır, topluluk korobaşıyla birlikte önce sesli harfleri, sonra sessizleri söyler. Gazi orkestra şefine “-Baştan alalım” der, sokaktan geçenler önce dinler, ardından öğrenerek birlikte söylemeye başlarlar. Koro gittikçe kalabalıklaşır. Gazi birkaç kez baştan alalım diyerek yeni harfleri orada bulunanlara öğretir.
Meclis balkonundan bu çalışmayı izleyen Meclis Genel Sekreteri yanındaki görevliye dönüp: “-Tarihte böyle bir lider var mıdır acaba?” diye sorar.
Biz de aynı soruyu sorup, cevap veriyoruz.
“Tarihde böyle bir lider yoktur. O; MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’dür”
Avukat Ahmet Erdem AKYÜZ
Kaynaklar: Cumhuriyet, Hakimiyeti Milliye, İkdam Gazeteleri, TDK Yayınları, Turgut Özakman, Tezcan Aksu, Cinuçen Tanrıkorur, Palazoğlu, Bilal Şimşir