Kurumumuz Üyesi Prof Dr. Hikmet Sami Türk’ün yazılı açıklaması :
“Bu sözler, Anayasa’mızın Cumhuriyetin ‘değiştirilemez ve değiştirilemez’ nitelikleri arasında belirttiği ‘demokratik … hukuk devleti’ ilkeleriyle bağdaşmayan bir açıklamadır. Bir siyasî parti genel başkanının böyle bir açıklama yapması, –en hafif deyimle– hayret vericidir.
Anayasamız, ‘demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurları’ olarak nitelediği siyasî partilerin kapatılmasını 68 ve 69. maddelerinde nedenleriyle, 149. maddesinde ‘üçte iki oyçokluğu’ öngören karar yetersayısıyla düzenlemiş; konunun ayrıntılarıyla ilgili hükümler Siyasî Partiler Kanunu’nda gösterilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, ‘Siyasî parti kapatma davaları’ kenar başlıklı 52. maddesinin 2 ve 3. fıkralarında şu hükümlere yer vermiştir:
‘(2) Siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, 5271 sayılı Kanunun davanın mahiyetine uygun hükümleri uygulanmak suretiyle dosya üzerinden Genel Kurulca incelenir ve kesin karara bağlanır.
(3) Başkanın görevlendirdiği raportör ilk inceleme raporunu hazırlayarak Başkanlığa sunar. Yapılacak ilk inceleme sonrasında iddianamenin kabulüne karar verilmesi hâlinde, iddianame ve ekleri ilgili siyasî partiye gönderilerek usul ve esasa ilişkin savunmaları alınır. …’
2. fıkrada yollama yapılan 4.12.2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ‘İddianamenin iadesi’ kenar başlıklı 174. maddenin 1. fıkrasında HDP hakkında açılan davada usul yönünden uygulanan şu hüküm yer almaktadır:
‘Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalar belirtilmek suretiyle;
…
b) Suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
…
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.’
Görüldüğü gibi, Anayasa Mahkemesi HDP hakkında açılan davada Anayasa ve yasalara usul yönünden uygun olmayan bir ‘iddianamenin iadesi’ kararı vermiştir. Esas hakkındaki karar, dosyadaki eksikler tamamlandığında verilecektir.
Anayasa Mahkemesi, bütün yargı organları gibi, bazen hatalı kararlar vermiş olsa da, Türkiye’de demokratik hukuk devletinin kurumsal güvenceleri arasında ön sırada yer alan bir yüksek mahkemedir. Böyle bir yüksek mahkemenin kapatılması düşünülemez. Bu, demokratik hukuk devletine veda anlamına gelen vahim bir yanlış olur.”
(1.4.2021)