Ana SayfaArşivMakalelerSİYASÎ BUMERANG

SİYASÎ BUMERANG

Kurumumuz Üyesi Prof. Dr. Hikmet Sami Türk’ ün  yazılı açıklaması : 

 

“İçişleri Bakanı Süleymen Soylu’nun  Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ hakkında söylediği sözler, –fırlatılan bir bumerangın onu atana geri dönmesi gibi– söyleyene geri dönen türdendir. Aynı hatayı ona destek veren diğer  siyaset adamları da işlemektedir.”

Türkiye’de başta Suriye olmak üzere Afganistan ve Pakistan gibi çeşitli ülkelerden gelen çoğu erkek sığınmacıların sayısı,  resmî kayıtlara göre 4 milyona yakındır. (Sadece Suriyeliler 3.715.913). Bunlara kaçak sığınmacılar eklendiğinde çok daha yüksek rakamlara ulaşılmaktadır. İstanbul, Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa, Adana, Mersin, Bursa, İzmir, Konya, Kilis ve Ankara gibi bazı şehirlerimizin demografik yapısı değişmeye başlamıştır. Bir kavimler göçüne dönüşen bu olgunun toplumsal uyum, ucuz işgücü olarak çalışma, çocukların eğitimi gibi toplumsal dengeleri ve kamu hizmetlerini etkileyen sonuçları vardır.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip  Erdoğan,  1 milyon Suriyelinin gönüllü dönüşü için projeler hazırlandığını açıklamıştır.

 Bu arada Zafer Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ da sığınmacıların ülkelerine  geri gönderileceğini söylemiş, olayın boyutlarını göstermek için  “Sessiz İstilâ” adıyla bir belgesel film hazırlatmıştır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bir televizyon programında bu konu açılınca –işin içine “açık toplum” (open society) projesinin mimarı George Soros’u da katarak– Ümit Özdağ hakkında şunları söylemiştir:

“Adam yerine, insan yerine koymam. Benim için hayvandan aşağı bir adamdır. Operasyon çocuğudur.  Soros çocuğudur. İstihbarat elemanı olduğu  apaçık bellidir.” 

İçişleri Bakanı Soylu’nun bu konuşması üzerine eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, yazılı bir değerlendirme yaptı:

“Siyasî hayatta farklı görüşlerin savunulması,  işin doğasındadır. Fakat bu görüşlerin saygı ve nezaket kuralları içinde ifade edilmesi, hakarete dönüşmemesi gerekir. Aksine davranış, siyasî tartışmanın düzeyini düşürdüğü gibi, ülkedeki siyasî ortamı de gerginleştirir. Üstelik hakaretamiz bir üslûp, onu kullanana hiçbir yarar sağlamayacağı gibi, kişiliği hakkında yaratacağı kanaatle kendisine zarar da verir.

İçişleri Bakanı Soylu’nun sözleri, doğrudan doğruya Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde basit ve nitelikli hâlleriyle düzenlenen ‘hakaret’ suçunu oluşturur. Bir bakanın hiçbir zaman, hiçbir kimse hakkında, özellikle bir  muhalefet partisinin genel başkanı, bir milletvekili hakkında böyle konuşmaması gerekir. İşin hukukî boyutu bir yana bırakılsa bile, yaptığı konuşma ciddî bir siyasî hatadır. Söylediği sözler, –fırlatılan bir bumerangın onu atana geri dönmesi gibi– söyleyene geri dönen türdendir. Aynı hatayı ona destek veren diğer  siyaset adamları da işlemektedir

 Siyasî tartışmalarda örnek alınacak konuşma üslûbu, 12 Eylül 1980 öncesinde CHP, sonrasında DSP Genel Başkanı olan Bülent Ecevit’in eleştirdiği siyaset insanları hakkında dahi her zaman ‘Sayın’ sözcüğünü kullanmaya özen gösteren üslûbudur.”

(7.5.2022)