Ana SayfaArşivMakalelerMİLLETVEKİLLİKLERİNİN DÜŞMESİNE GİDEN SÜREÇ

MİLLETVEKİLLİKLERİNİN DÜŞMESİNE GİDEN SÜREÇ

Kurumumuz Üyesi Prof Dr. Hikmet Sami Türk’ün yazılı açıklaması :

“Üç milletvekilinin bu sıfatlarının düşmesi, Anayasa’nın 84. maddesinin II. fıkrası uyarınca haklarındaki kesinleşmiş mahkeme kararlarının TBMM Genel Kuruluna bildirilmesiyle kendiliğinden ortaya çıkan bir durumdur. Fakat TBMM Başkanının, her üç milletvekilinin söz konusu mahkeme kararları ile ilgili olarak Anayasa’nın 148. maddesinin III. fıkrasına göre Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları bireysel başvuruların sonucunu beklemesi ve ona göre hareket etmesi daha doğru olurdu.

Bu süreçte sonuca etkili en önemli yanlış, her üç milletvekili hakkında daha önce mahkemelerce Anayasa’nın 76. maddesinin II. fıkrası gereğince milletvekili seçilmeye engel bazı suçlarla ilgili mahkûmiyet kararı verilmesinde ve bu kararların onanmasındadır. Fakat Anayasa’nın 83. maddesinin II. fıkrası uyarınca ‘bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.’ Söz konusu olan, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasıdır. Anayasa’nın 83. maddesinde bu fıkra ile yetinilmemiş, IV. fıkrada şu hükme yer verilmiştir: ‘Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.’

 Güncel olayda milletvekillerinin yargılanabilmesi için gerekli dokunulmazlığın kaldırılması ile ilgili tek işlem, 26. yasama döneminde 20.5.2016 tarih ve 6718 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la Anayasa’ya eklenen geçici 20. madde ile yapılan toplu dokunulmazlık kaldırma işlemidir. AKP milletvekillerinin teklif ettikleri, CHP milletvekillerinden bir bölümünün mertlik uğruna, MHP milletvekillerinden bir bölümünün de kendi görüşlerine uygun bularak destek verdikleri Anayasa’ya aykırı bir düzenleme niteliğindeki geçici 20. madde, ikinci görüşmede o tarihte henüz 550 üyeli Meclis’te oylamaya katılan 531 milletvekilinden 373’ünün oyuyla, yani Anayasa’nın 175. maddesinin V. fıkrası uyarınca  halkoylamasına gerek bırakmayan bir çoğunlukla kabul edilmişti.

CHP İstanbul Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu ile o dönem HDP Şanlıurfa Milletvekili olan Leylâ Güven, haklarındaki dava dosyalarıyla geçici 20. madde kapsamında olan milletvekillerindendi. Ancak, bu davalar sonuçlanmadan 24 Haziran 2018 günü yapılan 27. dönem milletvekili genel seçiminde  Berberoğlu yeniden İstanbul Milletvekili, Güven Hakkâri Milletvekili; Musa Farisoğulları ise, hakkındaki bir dava devam ederken ilk kez  HDP Diyarbakır Milletvekili seçildi. Her üç milletvekili hakkındaki davalar, 27. yasama döneminde sonuçlandı; verilen kararlar,  Yargıtay onayından geçerek kesinleşti.

Berberoğlu, Güven ve Farisoğulları’nın Anayasa’nın 84. maddesine göre milletvekilliklerinin düşmesi sürecinde mahkemelerce yapılan ortak yanlış, esas hakkında hüküm verilmesinde ve mahkûmiyet kararlarının onanmasındadır. Çünkü 27. dönemde ilk kez milletvekili seçilen Farisoğulları ile ‘tekrar’  milletvekili seçilen Berberoğlu ve Güven hakkındaki davalara devam edilebilmesi için Anayasa’nın  83. maddesinin II. ve IV. fıkraları uyarınca dokunulmazlıklarının kaldırılması gerekirdi. Geçici 20. madde ile yapılan işlem süresiz değildi. 26. yasama döneminde yapılmış ve hükmü o dönemin sonunda bitmişti. Meclis’in 27. yasama döneminde verdiği yeni bir kararı olmadığı hâlde, mahkemeler önlerindeki davalara bakmaya devam etmiş ve esas hakkında karar vermişlerdir. 

Oysa Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinin 8. fıkrası gereğince ‘… soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hâllerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir.’ Bu bağlamda söz konusu kovuşturma şartı gerçekleşmeden, yani her üç milletvekilinin yasama dokunulmazlıklarının kaldırılma-sına ilişkin TBMM  kararı olmaksızın esasa girilmiş ve haklarında mahkûmiyet kararı verilmiştir. Davaya bakan ilk derece mahkemelerinin yapmaları gereken şey,  Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinin 8. fıkrası gereğince önlerindeki davaların durmasına, makul bir süre sonra da düşmesine karar vermekti. Berberoğlu, Güven ve Farisoğulları hakkında açılan davalarda ilk derece mahkemelerinin bunu yapmayıp esasa girmeleri ve mahkûmiyet kararı vermeleri, bu kararların Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nce onanması, Anayasa’nın 83. maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesine aykırıdır.

 Dolayısıyla her üç milletvekilinin bu sıfatlarının düşmesi, Anayasa ve  Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı olarak verilmiş ve kesinleşmiş kararlara dayan-maktadır. Bu, haksız ve adaletsiz bir sonuçtur. Düzeltilmesi için hukuk sistemimizin  öngördüğü bütün olanakların kullanılması gerekir. Unutmayalım: Adalet Devletin temelidir.”

(8.6.2020)