Ana SayfaArşivMakalelerİNSAN HAKLARI, LOZAN VE MONTRÖ SÖZLEŞMELERİ

İNSAN HAKLARI, LOZAN VE MONTRÖ SÖZLEŞMELERİ

Kurumumuz Üyesi Prof Dr. Hikmet Sami Türk’ün yazılı açıklaması :

 

      TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi ile ilgili bir televizyon programında “Bir gün bir Cumhurbaşkanı ‘Ben, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çekildim veya Montrö Boğazlar Sözleşmesini feshettim’ diyebilir mi?”  sorusuna “Yapabilir” yanıtını vermesi ile ilgili olarak eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, yazılı bir  açıklama yaptı:  

      “TBMM Başkanı Şentop’un Cumhurbaşkanının tek başına vereceği bir kararla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çekilebileceğini veya Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesini feshedebileceğini söylemesi hayret vericidir. Bu sözleşmeler, Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca Meclis’in onayı ile ‘Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar’ olarak ‘kanun hükmündedir’; hatta bir uyuşmazlık durumunda diğer kanunların üstündedir.

      Türkiye, Anayasa’nın 2. maddesi uyarınca ‘insan haklarına saygılı … bir hukuk devleti’ olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokollerini onaylamış bir devlettir. Dolayısıyla bu Sözleşme’den çekilmek, Anayasa’ya aykırı olduğu kadar, Türkiye’yi insan haklarını tanımayan bir devlet durumuna da düşürecek bir işlem olur.

       Montreux Sözleşmesi, Boğazlar’dan barış ve savaş zamanında geçiş ve gidiş-geliş serbestliğini düzenleyen bir uluslararası bir sözleşmedir. 1923’te Türkiye Devleti-nin sınırlarını çizen Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra,  1936’da Montreux Boğazlar Sözleşmesi onu tamamlayan, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki tam egemenliğini tanıyan uluslararası antlaşmadır.

      Türkiye’nin yürürlükteki en eski uluslararası antlaşmaları olan 98 ve 85 yıllık bu antlaşmalardan çekilmek veya bunları feshetmek, Anayasa’nın 104. maddesinde sadece milletlerarası antlaşmaları onaylaması ve yayımlaması öngörülmüş olan Cumhurbaşkanının yetkisi içinde değildir. Kaldı ki, böyle bir işlem, sonuçları itibariyle Türk Ceza Kanunu’nun 302. maddesinde ‘müebbet hapis cezası ile’ cezalandırılması öngörülen  ‘Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’  suçunu oluşturur.

      Meclis Başkanı, kendisine sorulan soruya Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde Cumhurbaşkanının sınırlandırılmamış yetki genişliğini ifade etmek için ‘Yapabilir’ yanıtını vermiş olmalıdır. Yoksa yukarıda kısaca değinilen hususları      bilmediği düşünülemez.”

(26.3.2021)