Ana SayfaArşivBasın DuyurularıAvukatlık kanunu değiştirilmelimi?

Avukatlık kanunu değiştirilmelimi?

 

6 Temmuz 2020                                                                     Yekta Güngör Özden

 

Bugünkü yazımın başlığı, aşağıda tümünü okuyacağınız yazının başlığıdır.

Yazarı da Ankara Barosu, Türkiye Barolar Birliği önceki Başkanı ve Çalışma

Bakanlığı da yapmış olan Avukat Ömer Atilâ SAV’dır.

“Bu konuda söz, öncelikle meslek kuruluşuna düşer.

Yargının temeli “Savunma”dır. Savunmanın bağımsız ve özgür olmadığı

yerde “Yargı bağımsızlığı”ndan söz edilemez. Yargının bağımsız

olmadığı yerde demokrasi olamaz

Anayasa’nın 135. maddesi “Kamu kurumu niteliğindeki meslek

kuruluşları”nı tanımlamıştır. Baroların, Türkiye Barolar Birliği’nin

anayasal kökeni bu kuraldadır. (Bence, savunma mesleği kuruluşlarının

yeri Anayasa’nın YARGI bölümünde olmalıdır.)

135.maddenin dördüncü fıkrası “Bu meslek kuruluşları ve üst

organlarının seçimlerinde, siyasi partiler aday gösteremezler”

demektedir. 1136 no.lu Yasa’nın yürürlüğünden beri siyasal partiler

aday göstermemiş; siyasi parti adayları başarılı olmamıştır.

Avukatlık Kanunu’nda değişiklik isteyen kişiler siyasal parti bağlılıkları

ile hareket etmektedir. Değişiklik önerenler de meslek sevgisi ile değil,

siyasal dürtü ile hareket etmektedir.

 Avukatlık Kanunu, meslek kuruluşlarının oluşumunu ve çalışmasını

belirlemektedir. Organların seçimi yargı gözetiminde gizli oyla

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata

uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar

için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

yapılmaktadır. Siyasal parti bağlılığı söz konusu değildir. (Değişiklik

isteyenler, organlara aday olup da seçilemeyen siyasetçilerdir.)

Baro yönetiminin seçmenleri, baroya kayıtlı avukatlardır. Türkiye

Barolar Birliği’nin seçmenleri ise baro genel kurullarınca seçilen

delegeler ile baro başkanları ve bu Birlik’te belli görevler yapmış

kişilerdir (Doğal delegeler).

Baroların Bölünmesi: Yasada değişiklik isteyenlerin bir önerisi de

baroların bölünmesidir.

Cumhuriyetimiz, “Hukuk devrimi”ni çağdaş, ülkelerde demokrasiyle

yönetilen devletlerin temel yasalarından yararlanarak gerçekleştirmiştir.

Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu İsviçre’den, Ceza kanunları İtalya ve

Almanya’dan yararlanılarak oluşturulmuştur. 1924’te yürürlüğe giren

“Muhamat Kanunu” (sonra Avukatlık Kanunu), kökleri Roma’dan gelen

Avrupa ülkelerinden yararlanılarak düzenlenmiştir.

1926’da Muhamat Kanunu’ndaki “Muhami” terimi değiştirilerek

“Avukat” deyimi dilimize yerleşmiştir. 1939’da 3499 no.lu Avukatlık

Kanunu yürürlüğe girmiş, meslek ilke ve kuralları daha ayrıntılı olarak

düzenlenmiştir.

9 Temmuz 1961’de kabul olunan 334 no.lu Anayasa’nın 122. maddesi

“Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları”nı belirlemektedir.

Böylece baroların anayasal konumu da belirlenmiş olmaktadır. (1982

tarihli 2709 no.lu Anayasa’nın 134. maddesi)

Avukatlık Kanunu’na göre “Bölgesi içinde en az otuz avukat bulunan

her il merkezinde bir baro kurulur.” (Avukatlık Kanunu md. 77) “Her

avukat, bölgesi içinde sürekli olarak avukatlık edeceği yerin baro

levhasına yazılmakla yükümlüdür”. (M.66)

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata

uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar

için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

Anayasa’nın 126. maddesi “Türkiye, merkezî idare kuruluşu bakımından,

coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin

gereklerine göre… illere ayrılır” demektedir.

Anayasa ve Avukatlık Kanunu’nun kuralları açıktır. Her ilde (en az otuz

avukat bulunuyorsa) bir baro kurulabilir. Birden çok baro kurulamaz.

İlçelerde veya köylerde baro kurulamaz.

Barolarda yönetimin seçilmesi için baroya yazılı tüm avukatların katılımı

ile yapılan genel kurulda baro organları seçilir. Oy verme işlemi gizli oy,

açık tasnif esasına göre yapılır. Meslek kuruluşlarının yönetiminde yer

kazanabilmek için siyasal otoriteye sığınmak gereksizdir, uygunsuzdur.

Nisbî temsil önerisi: Seçimde birkaç oy için çeşitli öneriler yapanların bu

işi bilmedikleri açıktır.

Baroların bölünmesi önerisi öncelikle Anayasa’ya aykırıdır. Sonra da

mesleğin bağımsızlığına gölge düşürür. Bir avukatın bürosunun

bulunduğu yerden başka yerde sürekli çalışma yapması, baro organında

görev alabilmek için avukatın bürosunun bulunduğu yerden başka yerel

yönetimde çalışması düşünülmemelidir.”

Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yekta-gungor-ozden/avukatlik-kanunu-degistirilmeli-mi-5912930/