Kurumumuz Üyesi Prof. Dr.Hikmet Sami Türk’ ün yazılı açıklaması :
“Türkiye’nin başlangıçtan itibaren bütün değişiklikleri ve ek protokolleriyle kabul ettiği ve onayladığı, Anayasa’nın 148. maddesinin III. fıkrasında bireysel başvurular dolayısıyla yollama yaptığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), 34. maddesinde şu hükme yer veriyor:
‘İşbu Sözleşme ve Protokollerinde tanınan hakların Yüksek Sözleşmeci Taraflardan biri tarafından ihlâlinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek kişi, hükümet dışı her kuruluş veya kişi grupları, Mahkeme’ye başvurabilir. Yüksek Sözleşmeci Taraflar, bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasına hiçbir suretle engel olmamayı taahhüt ederler.’
AİHS’nin 35. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ‘Uluslararası hukukun genel olarak kabul edilen prensiplerine göre, ancak iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra ve kesin karardan itibaren altı aylık süre içinde Mahkeme’ye başvurulabilir.’
AİHS’nin 46. maddesi ise şöyledir:
‘1. Yüksek Sözleşmeci Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkeme’nin kesinleşmiş kararlarına uymayı taahhüt ederler
2. Mahkeme’nin kesinleşmiş kararı, kararın uygulanmasını denetleyecek olan Bakanlar Komitesi’ne gönderilir.’
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 4 Eylül 2020 günü ‘tutuklu iş adamı ve insan hakları savunucusu Osman Kavala’nın derhâl tahliye’ edilmesini istemiştir. Bu istemin yerine getirilmemesi üzerine Komite, Türkiye hakkında ihlâl sürecinin başlatılmasına karar vermiştir.
Türkiye, Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrası uyarınca ‘usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası’ bir antlaşma niteliğiyle ‘kanun hükmünde’ olan AİHS uyarınca AİHM tarafından verilmiş ve kesinleşmiş bir kararın gereğini yerine getirmek durumundadır. Kavala, en azından denetimli serbestlikten yararlandırılabilir; hakkında açılmış bulunan dava tutuksuz devam edebilir.
AİHM kararını tanımamak, Türkiye’nin benimseyeceği bir seçenek olmamalıdır. AİHM kararının gereğini yerine getirmek, Türkiye’ye hiçbir şey kaybettirmez; tersine, –Anayasa’nın 2. maddesinde yazılı olduğu gibi– ‘insan haklarına saygılı, … demokratik … bir hukuk devleti’ olduğunu göstermek fırsatını verir. Aksi takdirde 47 üyeli Avrupa Konseyi’nde Bakanlar Komitesi’nin önerisiyle Türkiye’nin temsil hakkının askıya alınması, hatta üyelikten çekilmesinin istenmesi, bu isteğe uymaması durumunda üyeliğinin sona erdirilmesi söz konusu olabilir. Avrupa Konseyi Statüsü’nün 8. maddesinde öngörülen ve şimdiye değin hiçbir üye devlet hakkında uygulanmayan bu yaptırımların Türkiye hakkında uygulanmasına meydan vermemek gerekir.”
(5.2.2022).